Page 622 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 622
AL‹
AL‹
Y
HA Y
HA
Evrimci yay›nlarda üsttekine benzer hayali çizimlerle savunulan "sudan karaya geçifl" senaryosu, gerçekte evrim teorisinin
kendi kabulleriyle de çeliflen Lamarckist mant›klara dayanmaktad›r.
yaşamasını sağlayacak özellikleri kazanmıştır. "Hazır" hale gelince de karaya çıkıp burada yaşamaya baş-
lamıştır.
Ancak böyle bir senaryonun evrim teorisinin kendi varsayımları içinde bile bir mantığı yoktur. Çünkü
denizde yaşayan bir canlının karaya uygun özellikler kazanması, onun için bir avantaj oluşturmayacaktır.
Dolayısıyla bu özelliklerin doğal seleksiyon tarafından seçilerek oluştuğunu ileri sürmenin hiçbir mantık-
lı temeli yoktur. Aksine, doğal seleksiyonun "ön-adaptasyon" geçiren bir canlıyı elemesi gerekir, çünkü bu
canlı karada yaşamaya uygun özellikler kazandıkça denizde dezavantajlı hale gelecektir.
Kısacası, "denizden karaya geçiş" senaryosu tümüyle çıkmaz içindedir. Nature dergisinin editörü
Henry Gee'nin bu senaryoyu bilimsel olmayan bir hikaye olarak görmesinin nedeni budur:
Evrimle ilgili "kayıp halkalara" ilişkin geleneksel hikayeler, kendi içlerinde test edilebilir değildir, çünkü olay-
ların tek bir olası gidişatı vardır- hikaye tarafından ifade edilen. Eğer hikayeniz bir grup balığın nasıl karaya
doğru emeklediği ve bacaklarının nasıl evrimleştiği ise, bunu yalnızca bir kez oluşabilecek bir olay olarak gör-
meye zorlanıyorsunuz, çünkü hikayenin gidiş yolu budur. Hikayeye itibar edersiniz ya da etmezsiniz –başka
alternatifler yoktur. 48
Sadece evrimin sözde mekanizmaları değil, fosil kayıtları ve yaşayan tetrapodlar üzerinde yapılan
araştırmalar neticesinde elde edilen bulgular da, evrim teorisinin açmazda olduğunu açıkça göstermekte-
dir. Robert Carroll, "Ne fosil kayıtları ne de modern familya cinslerindeki gelişmeler üzerindeki çalışmalar
henüz tetrapodlardaki vücuda eklemlerle bağlanan organ çiftlerinin nasıl evrimleştiğine ilişkin tam bir re-
sim sunamamaktadır." diye itiraf etmek zorunda kalır. 49
Balıklarla kara canlıları arasındaki geçişi gösterdiği iddia edilen canlılar ise, gerçekte çeşitli balık ve
amfibiyen türleridir; bunların hiçbiri ara geçiş formu özelliği göstermemektedir.
Evrimci doğa tarihçileri dört ayaklıların atası olarak genellikle Rhipidistian ya da Cœlacanth sınıflarına
ait balıkları sayarlar. Bunlar, Crossopterygian takımına ait balıklardır ve evrimcileri umutlandıran tek özel-
likleri, yüzgeçlerinin diğer balıklara göre "etli" oluşudur. Oysa bu balıklar birer ara form değildir ve amfi-
biyenlerle aralarında doldurulamaz anatomik ve fizyolojik uçurumlar vardır.
620 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 2