Page 190 - Kuran'dan Genel Bilgiler
P. 190

LEVH-‹ MAHFUZ: HERfiEY‹N OLDU⁄U APAÇIK K‹TAP
          Ve flüphesiz, senin Rabbin, sinelerinin gizli tuttuklar›n› ve a盤a vurduk-
          lar›n› kesin olarak bilmektedir. Gökte ve yerde gizli olan hiçbir fley yok-
          tur ki, apaç›k olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) olmas›n. (Neml Sure-
          si, 74-75)
          De ki: "Ey gökleri ve yeri yaratan, gayb› ve müflahede edilebileni bilen
          Allah'›m. Anlaflmazl›¤a düfltükleri fleylerde, kullar›n›n aras›nda sen hü-
          küm vereceksin." (Zümer Suresi, 46)
          Hay›r; o (Kitap), 'flerefli-üstün' olan bir Kur'an'd›r; Levh-i Mahfuz'dad›r.
          (Buruc Suresi, 21-22)

          ALLAH GAYBIN B‹LG‹S‹N‹ D‹LED‹⁄‹NE VER‹R
          Bunlar: Sana vahyetti¤imiz gayb haberlerindendir. Bunlar› sen ve kav-
          min bundan önce bilmiyordun. fiu halde sabret. fiüphesiz (güzel olan)
          sonuç takva sahiplerinindir. (Hud Suresi, 49)
          E¤er onlara dua ederseniz, duan›z› iflitmezler, iflitseler bile size cevap
          veremezler. K›yamet gününde ise, sizin flirk koflman›z› tan›mayacaklar-
          d›r. (Bunu herfleyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber ver-
          mez. (Fat›r Suresi, 14)
          Bu, sana (ey Muhammed) vahyetti¤imiz gayb haberlerindendir. Yoksa
          onlar, (Yusuf'un kardeflleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacaklar› ifle
          topluca karar verdikleri zaman sen yanlar›nda de¤ildin. (Yusuf Suresi,
          102)
          Bunlar, gayb haberlerindendir; bunlar› sana vahyediyoruz. Onlardan
          hangisi Meryem'i sorumlulu¤una alacak diye kalemleriyle kur'a atarlar-
          ken sen yanlar›nda de¤ildin; çekiflirlerken de yanlar›nda de¤ildin. (Al-i
          ‹mran Suresi, 44)

          ALLAH'IN KEHF EHL‹ HAKKINDA KURAN'DA
          VERD‹⁄‹ HABERLER

          Böylece, aralar›nda bir sorgulama yaps›nlar diye onlar› dirilttik (uyand›r-
          d›k). ‹çlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kald›n›z?" Dediler ki: "Bir
          gün veya günün bir (kaç saatlik) k›sm› kadar kald›k." Dediler ki: "Ne ka-
          dar kald›¤›n›z› Rabbiniz daha iyi bilir; flimdi birinizi bu paran›zla flehre


          190
   185   186   187   188   189   190   191   192   193   194   195