Page 89 - Dinsizliğin İlkel Mantığı
P. 89
HARUN YAHYA (ADNAN OKTAR) 87
edilmeyeceği kadar yüzeysel yaparlar. Kimi insanlar banyo yap-
mayı, kirlenen giysilerini, havlularını, çarşaflarını değiştirmeyi,
ütü yapmayı ya da ortalığı toplamayı bir vakit kaybı olarak gö-
rür ve belirgin bir kir oluşmadıkça temizlemeye yanaşmazlar.
Kirlendiklerinde çoğu zaman, özellikle de soğuk havalarda, yı-
kanmaya üşenir kimi zaman sadece saçlarını yıkamakla yetinir-
ler. Bazı kadınların bunun için buldukları bir başka yöntem de,
kuaföre giderek alelacele saçlarını yıkatmak ve uygun bir şek-
le sokturmaktır. Bu saç modeli bozulana kadar da bir daha yı-
kanmaya gerek duymazlar. Kirlenen vücutlarını, sıktıkları bir
parfüm ya da deodorantla kamufle etmeye çalışırlar, ama bu
yöntem, kirli bedenlerini çok daha rahatsızlık verici bir hale
getirmekten başka bir işe yaramaz. Kıyafet olarak önemsedik-
leri temizlik şekli ise, sadece dış kıyafetlerinin görünümüdür.
Kazaklarında, pantolonlarında ya da paltolarında ciddi bir leke
oluşmadığı sürece yıkamazlar. Bunun dışında sigara, is, yemek
gibi ağır kokuların üzerlerine sinmiş olmasında bir sakınca gör-
mez ve bunu temizlenmek için yeterli bir sebep olarak düşün-
mezler.
Bu cahilce "temizlik anlayışı" özellikle bazı gençlerde daha
belirgin bir biçimde kendini gösterir. En güzel gördükleri kıya-
fetlerden biri yırtık ve yıpranmış kot pantolonlardır. Derbe-
derlik anlayışını çok iyi yansıtan bu kıyafetlerin kirliliği ise ken-
dilerince ayrı bir "hava" unsurudur. Örneğin üniversitelerde,
diskolarda ya da mahalle aralarında, kaldırımlara, merdivenle-
re oturmak, yağlı sandviçlerin ardından el ağız yıkamamak, kir-
den siyahlaşmış deri montlarla, rengini yitirmiş sırt çantalarıy-
la, çamurlu postallarla dolaşmak cahiliye anlayışında moda ola-