Page 225 - Darwinizmin Kanlı İdeolojisi Faşizm
P. 225

Harun Yahya (Adnan Oktar)               223







               kül üzerinde oluflan herhangi rasgele bir etki ancak zarar verir. Amerikal› genetik-
               çi B. G. Ranganathan bunu flöyle aç›klar:
                    Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararl›d›rlar. Çok ender olarak meydana gelir-
                    ler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutasyonlar›n evrimsel bir
                    geliflme meydana getiremeyece¤ini gösterir. Zaten yüksek derecede özellefl-
                    mifl bir organizmada meydana gelebilecek rastlant›sal bir de¤iflim, ya etkisiz
                    olacakt›r ya da zararl›. Bir kol saatinde meydana gelecek rasgele bir de¤iflim
                    kol saatini gelifltirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi
                    ihtimalle etkisiz olacakt›r. Bir deprem bir flehri gelifltirmez, ona y›k›m getirir. 150
                    Nitekim bugüne kadar hiçbir yararl›, yani genetik bilgiyi gelifltiren mutasyon
               örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutasyonlar›n zararl› oldu¤u görüldü. Anlafl›ld› ki,
               evrim teorisinin "evrim mekanizmas›" olarak gösterdi¤i mutasyonlar, gerçekte
               canl›lar› sadece tahrip eden, sakat b›rakan genetik olaylard›r. (‹nsanlarda mutasyo-
               nun en s›k görülen etkisi de kanserdir.) Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim
               mekanizmas›" olamaz. Do¤al seleksiyon ise, Darwin'in de kabul etti¤i gibi, "tek ba-
               fl›na hiçbir fley yapamaz." Bu gerçek bizlere do¤ada hiçbir "evrim mekanizmas›" ol-
               mad›¤›n› göstermektedir. Evrim mekanizmas› olmad›¤›na göre de, evrim denen
               hayali süreç yaflanm›fl olamaz.


                    Fosil Kay›tlar›: Ara Formlardan Eser Yok
                    Evrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmam›fl oldu¤unun en aç›k gös-
               tergesi ise fosil kay›tlar›d›r.
                    Evrim teorisine göre bütün canl›lar birbirlerinden türemifllerdir. Önceden var
               olan bir canl› türü, zamanla bir di¤erine dönüflmüfl ve bütün türler bu flekilde or-
               taya ç›km›fllard›r. Teoriye göre bu dönüflüm yüz milyonlarca y›l süren uzun bir za-
               man dilimini kapsam›fl ve kademe kademe ilerlemifltir.
                    Bu durumda, iddia edilen uzun dönüflüm süreci içinde say›s›z "ara türler"in
               oluflmufl ve yaflam›fl olmalar› gerekir.
                    Örne¤in geçmiflte, bal›k özelliklerini tafl›malar›na ra¤men, bir yandan da ba-
               z› sürüngen özellikleri kazanm›fl olan yar› bal›k-yar› sürüngen canl›lar yaflam›fl ol-
               mal›d›r. Ya da sürüngen özelliklerini tafl›rken, bir yandan da baz› kufl özellikleri
               kazanm›fl sürüngen-kufllar ortaya ç›km›fl olmal›d›r. Bunlar, bir geçifl sürecinde ol-
               duklar› için de, sakat, eksik, kusurlu canl›lar olmal›d›r. Evrimciler geçmiflte yafla-
               m›fl olduklar›na inand›klar› bu teorik yarat›klara "ara-geçifl formu" ad›n› verirler.
                    E¤er gerçekten bu tür canl›lar geçmiflte yaflam›fllarsa bunlar›n say›lar›n›n ve
               çeflitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olmas› gerekir. Ve bu ucube canl›lar›n ka-
               l›nt›lar›na mutlaka fosil kay›tlar›nda rastlanmas› gerekir. Darwin,  Türlerin Köke-
               ni'nde bunu flöyle aç›klam›flt›r:
   220   221   222   223   224   225   226   227   228   229   230