Page 113 - Hz. Mehdi Hakkında Bilgiler
P. 113
Harun Yahya (Adnan Oktar)
bana sadık, has, metin yardımcıları verdi.
Elbette ben onların hüsn-ü zanlarını ve samimâne me-
dihlerini bütün bütün reddetmek ve hatırlarını tekdirle kır-
mak, o hazine-i Kur'âniyeden alınan Nurlara bir ihanet ve
adavet hükmüne geçer. Ve o elmas kalemli ve kahraman
kalbli muavinleri kaçıracak diye, onların âdi, müflis şahsıma
karşı medh ü senâlarını, asıl mal sahibi ve bir mânevî muci-
ze-i Kur'âniye olan Risale-i Nur'a ve has şakirtlerinin şahsi-
yet-i mâneviyesine çeviriyordum. "Benim haddimden yüz de-
rece ziyade hisse veriyorsunuz" diye bir cihette hatırlarını kırı-
yordum. Acaba hiç bir kanun, müstenkif ve razı olmayan bir
adamı başkaların onu methetmesiyle suçlu yapar mı ki, kanun
namına hareket eden resmî memur beni suçlu yapıyor? Hem
neşrettiğimiz aleyhimizde yazılan kararnamenin elli dördüncü
sayfasında, "ÂHİRZAMANIN O BÜYÜK ŞAHSI NESLEN
ÂL-İ BEYTTEN OLACAK. BİZ NUR ŞAKİRTLERİ, ANCAK
MÂNEVÎ ÂL-İ BEYTTEN SAYILABİLİRİZ. ... (Şualar, Sayfa RİSALE-İ NUR'DA "SEYYİDLİK" KONUSU - OSMANLICA
390)
2.
55: "Hazret-i Ali'nin (r.a.) ilm-i hakikat itibariyle şakirdi ol-
duğumdan, mânevî evlâdı olabilirim" demesiyle kendine atfe-
dilen makamlara liyakatini kabul etmiş görülmektedir.
Bedî' mânâsında olan Celcelûtiye kasidesinde (Hz. Ali
(r.a.) tarafından telif edilen bir kasîde) İmam-ı Ali'nin (r.a.) çok
cihetlerle Risale-i Nur'a sarahat derecesine yakın işarâtı içinde,
Bediüzzaman ismini Risale-i Nur'a vermesinden, bana emane-
ten verilen o ismi Risale-i Nur'a iade ettiğimi yazmışım.
Bununla beraber, "BEN DE MÂNEVÎ ÂL-İ BEYTTEN SAYI-
LABİLİRİM" DEMEKTEN MAKSADIM, BİR KISIM MÜÇ-
111