Page 30 - Sayın Adnan Oktar ve Arkadaşlarımıza İsnat Edilen Suçlamalar ve Cevapları
P. 30
SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARIMIZA İSNAT EDİLEN SUÇLAMALAR VE CEVAPLARI
aklanmıştır. Camiamızın “örgüt” olmadığına dair bugüne kadar verilmiş tam 12 ayrı yargı kararı
mevcuttur. Yani, camiamızı hedef alan “suç örgütü” iddiasının asılsızlığı tam 12 ayrı yargı kararıyla
sabittir.
Bugünkü iddialarla bire bir aynı içerikte olan geçmişteki bu dava dosyalarını inceleyen bir çok
saygın akademisyen ve hukukçumuz da Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın birlikteliğinin bir
suç örgütü olarak değil arkadaşlık ilişkisi olarak değerlendirilmesi gerektiği şeklinde mütalaa
vermişlerdir. Bu mütalaalardan sadece birkaç tanesini örnek olarak sunmak istiyoruz. Sadece bu
görüşler bile husumetli müştekilerin iddialarının aksine 40 yıllık beraberliğimizin hiçbir şekilde
“suç örgütü” kavramıyla bağdaştırılamayacağını, aksine her daim dostluk, kardeşlik çerçevesinde
ve yasalara saygılı bir biçimde kültürel faaliyetlerde bulunan bir arkadaş camiası olduğumuzu
açıkça göstermektedir:
Prof. Dr Kayıhan İçel; “… Diğer yandan sanıkların bir vakfın yöneticisi veya bunun faa-
liyetlerine katılanlar olarak kendi aralarında yaptırıma dayalı hiyerarşik bir örgütlen-
meden ziyade aynı düşünce ve idealleri paylaşmaktan doğan bir arkadaşlık içinde
oldukları anlaşılmaktadır. Bu durum ise; Anayasamızda güvence altına alınan düşünceyi
açıklama ve yayma özgürlüğünün bir görünümü olup, gençlerin hukuksal çerçevede kendi
benimsedikleri düşünce ve idealler uğruna sosyal etkinliklerde bulunmaları ve böyle-
ce Anayasal özgürlüklerin kullanılması çerçevesinde değerlendirilmelidir…
… Bu nedenle ülkemizde ve çeşitli ülkelerde kamu güvenliğini ciddi biçimde tehdit eden
mafya tipi veya diğer organize suç örgütleri göz önünde tutulduğunda, dosyadaki mevcut
verilere göre dava konusu olayda bu türden suç organizasyonunun bulunmadığı so-
nucu ortaya çıkmaktadır…”
Prof. Dr. Emin Artuk; “… Öte yandan Bilim Araştırma Vakfı (BAV) 1991 yılında mer’i
mevzuata göre kurulmuş ve bugüne kadar da hukuka uygun bir şekilde faaliyetini resmi
makamların nezareti altında devam ettirmiştir. Sanıkların suç işleyerek para kazandıkları,
kara para akladıkları, devlet memurlarını veya özel sektör görevlilerini korkutarak yolsuzluk
yapmaya sevk ettikleri, kaçakçılık, beyaz kadın ticareti, organ ticareti, zorla para toplama,
senet tahsilatçılığı, arazi mafyacılığı, tetikçilik (kiralık katil) yaptıkları, sürekli suç işledik-
leri ve geçimlerini suç işleyerek sağladıkları, faaliyet alanlarında kişilere karşı cebir şiddete
müracaat ettikleri, kurdukları paravan firmalar kanalıyla suç işleyerek elde ettikler, parayı
akladıkları ne iddia edilmiştir, ne de dosya münderecatında bu tür bir örgütlenmeyi
ortaya koyacak deliller mevcuttur.
Sonuç olarak, görülen davada sanık olarak gösterilen kişilerin faaliyetleri çıkar
amaçlı suç örgütü faaliyeti olarak nitelendirilemez. Bu tarz bir değerlendirme, 4422
sayılı kanunun ratio legis’ine (kanunun temelini oluşturan sebep) açıkça aykırılık teşkil
eder, bu husus kanunun genel gerekçesinden de kolayca anlaşılabilir…”
30