Page 61 - Allah İçin Yaşamak
P. 61
Adnan Oktar (Harun Yahya)
Durum böyleyken mümin, karşılaştığı tüm güzellikleri, bunların
Allah'a ait olduğunu ve "aslı"nın ahirette bulunduğunu bilerek sever.
Dolayısıyla asıl sevgisi, sevdiği herşeyi ona veren ve onların gerçek
sahibi olan Allah'a yöneliktir.
Müminin sahip olduğu ve Allah'a iman üzerine kurulu olan bu
sevginin tam tersine, mümin olmayanlar sahiptir. Onların sevgisi,
Allah'a ortak koşma (şirk) temeli üzerine kuruludur. Allah Kuran'da
Hz. İbrahim (as)'ın söylediğini haber verdiği şu sözlerle bu tür sev-
giyi anlatır:
(İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp dünya haya-
tında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz.
Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak
ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz
ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur." (Ankebut Suresi, 25)
Bediüzzaman Said Nursi de bu tür bir sevgiye sahip olanları güzel
bir örnekle anlatır. Buna göre bu kişiler, elindeki aynalar yardımıyla
Güneş'e bakan bir adama benzer. Elindeki ayna kırılıp da, Güneş'ten
yansıttığı ışık kesilince, adam ışığı kaybetmenin korkusuyla kendini
"yer bitirir". Ama akılsızlık yapmaktadır: Aynadaki ışık, aynaya ait
değildir ki o kırılınca ışık da yok olsun. Işık Güneş'e aittir, aynalar
onu yalnızca yansıtır.
Mümin de bütün sevgisini Allah'a yöneltecektir. Allah'ı sevmek
ise -nasıl Güneş'e aynalarla bakılıyorsa-, Allah'ın sıfatlarının yansı-
dığı varlıkları, bu isimlerin O'na ait olduğunu bilerek sevmektir.
Dolayısıyla mümin, Allah'a olan sevgisini, Allah'ın sıfatlarını
üzerlerinde "tecelli" ettiren ve Allah'ın beğendiği ahlak ile ahlaklan-
mış müminleri severek gösterecektir. Bu sevgi, soy, ırk gibi yakın-
lıklara ya da herhangi bir çıkara dayalı değildir. Yalnızca Allah'ı
59