Page 58 - Allah İçin Yaşamak
P. 58
Allah İçin Yaşamak
dünyadayken tüm imkanlarını kullanarak, Allah rızasının en çoğunu
seçmelidir.
İnkar edenler, "az bir yararlanma"dan (Al-i İmran Suresi, 197)
başka bir şey olmayan dünyayı elde etmek için ellerinden gelenin
"en çoğunu" yaparlar. Sonu hüsranla bitecek olan bu "az bir yarar-
lanma"nın yanında, müminler için Allah'ın rızası, rahmeti ve cen-
neti vardır. Bunlara talip olan müminin yapması gereken de elinden
gelenin "en çoğunu" yapmaktır.
Al lah Rı za sı nın Anah ta rı: Vic dan
Mümin, hayatının her aşamasında, karşısındaki alternatifler ara-
sından Allah rızasının en çoğunu seçmek durumundadır. Allah rı-
zasının en çok hangi alternatifte olduğunu tespit etmek için elinde
olan en büyük kıstas vicdanıdır.
Müminleri diğer insanlardan ayıran farkların en önemlilerinden
biri, müminlerin vicdanlarına, inkarcıların ise nefislerinin emrettiği
kötülüklere tabi olmalarıdır. Dolayısıyla müminin doğal hali, vic-
danı ile düşündüğü halidir.
Ama bu, nefsin müminin üzerinde etkisi olmadığı anlamına gel-
mez. Ayette Hz. Yusuf (as)'ın söylediğinin haber verildiği sözde ol-
duğu gibi, "... gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği
dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir..." (Yusuf Suresi, 53) Ve
mümine de Allah'ın rızasına uygun olmayan alternatifleri emrede-
cektir.
İşte mümin, nefsin bu oyunlarından vicdanı ile kurtulur. Mümi-
nin bir seçim durumunda genellikle ilk düşünüp-yöneldiği alterna-
tif, Allah'ın rızasının en çoğudur. Bunun ardından nefis devreye
girerek diğer alternatifleri süslü göstermeye, bazı "tevil"lerle (bahane
56