Page 53 - Allah İçin Yaşamak
P. 53
Adnan Oktar (Harun Yahya)
virmek anlamına gelir ki her müminin böyle bir konuma düşmekten
şiddetle kaçınması şarttır.
Müminin vicdanı zaten böyle bir şeyi kabul etmez. O, Allah'ın
seçip iman verdiği bir kişidir, yeryüzünde barış ve huzur ortamının
olması, Allah'ın dininin yaşanması ona emanet edilmiştir. Zalimlerin
ezip-zulmettiği ve "... Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden
çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahip) gönder, bize Katından
bir yardım eden yolla..." (Nisa Suresi, 75) diyen erkekler, kadınlar ve
çocuklardan zayıf bırakılmışlar için çaba harcamakla yükümlüdür.
Allah'ın rızasının en çoğu yalnızca fikri mücadele konusunda ge-
çerli değildir. Mümin, yaşamı boyunca yaptığı tüm ibadetlerde, gün-
lük yaşamında karşısına çıkan küçük büyük tüm olaylarda bu bakış
açısını göz önünde bulundurmak zorundadır.
Bu arada şunu hatırlatmak gerekir: Aslında "Allah rızasının en
çoğu" ifadesini, konuyu açıklamak için kullanıyoruz. Allah rızasının
en çoğundan yüz çevirip, ikinci dereceden bir işle ilgilenmek, as-
lında Allah'ın rızasına aykırıdır. Dolayısıyla zaten Allah'ın rızasının
ancak en çoğu, Allah'ın razı olduğudur. Allah'ın daha az razı olması
gibi bir şey yoktur.
Allah'ın rızasının en çoğunu aramayıp, azıyla yetinmekse, aslında
insanın ahirete yönelik yanlış bir bakış açısı taşımasından kaynak-
lanır. Kendisini kesin olarak "cennete layık" saymasından doğar.
Oysa, hiçbir insan kendisini kayıtsız şartsız "cennete layık" olarak
görecek durumda değildir. Kuran'da Allah Peygamberimiz (sav)'e
"... eğer Allah dilerse senin de kalbini mühürler..." (Şura Suresi,
24) uyarısında bulunmuştur. Durum böyleyken kimsenin kendisini
temize çıkaracak bir hali olmadığı ortadadır.
51