Page 494 - Karanlık Tehlike Bağnazlık
P. 494

Karanlık Tehlike:
                                          Bağnazlık





             tü re miş ler di, yük sek ağaç la rın yap rak la rı nı ye mek için ça ba lar ken ne sil -
             den ne si le bo yun la rı uza mış tı.
                Dar win de ben ze ri ör nek ler ver miş, ör ne ğin Tür le rin Kö ke ni ad lı ki ta -
             bın da, yi ye cek bul mak için su ya gi ren ba zı ayı la rın za man la ba li na la ra dö -
             nüş tü ğü nü id dia et miş ti. (Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsi-
             mile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, p. 184.)

                Ama Men del'in keş fet ti ği ve 20. yüz yıl da ge li şen ge ne tik bi li miy le ke sin -
             le şen ka lı tım ka nun la rı, ka za nıl mış özel lik le rin son ra ki ne sil le re ak ta rıl ma sı
             ef sa ne si ni ke sin ola rak yık tı. Böy le ce do ğal se lek si yon "tek ba şı na" ve do la yı -
             sıy la tü müy le et ki siz bir me ka niz ma ola rak kal mış olu yor du.



                Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon lar

                Darwinistler ise bu duruma kendilerince bir çözüm bulabilmek için
             1930'ların sonlarında, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha yaygın ismiy-
             le neo-Darwinizm'i ortaya attılar. Neo-Darwinizm, doğal seleksiyonun
             yanına "faydalı değişiklik sebebi" olarak mutasyonları, yani canlıların gen-
             lerinde radyasyon gibi dış etkiler ya da kopyalama hataları sonucunda

             oluşan bozulmaları ekledi. Bugün de hala bilimsel olarak geçersiz olduğu-
             nu bilmelerine rağmen, Darwinistlerin savunduğu model neo-Darwi-
             nizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canlı türünün, bu canlı-
             ların, kulak, göz, akciğer, kanat gibi sayısız kompleks organlarının "mutas-
             yonlara", yani genetik bozukluklara dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu
             iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek var-
             dır: Mutasyonlar canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için canlılara
             zarar verirler. Çernobil, Hiroşima, Nagazaki’de meydana gelen dehşet
             verici görüntüler tam olarak mutasyonların meydana getirdiği sonuçlardır.

             Düzgün yapıdaki organizmalar mutasyonların etkisiyle ölmüş veya şiddet-
             li zarar görmüştür.
                Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Bu
             molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki ancak zarar verir. Ame-
             rikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu şöyle açıklar:




                                              492
   489   490   491   492   493   494   495   496   497   498   499