Page 497 - Karanlık Tehlike Bağnazlık
P. 497

Adnan Oktar
                                        (Harun Yahya)




             dü. Anlaşıldı ki, evrim teorisinin "evrim mekanizması" olarak gösterdiği
             mutasyonlar, gerçekte canlıları sadece tahrip eden, sakat bırakan genetik
             olaylardır. (İnsanlarda mutasyonun en sık görülen etkisi de kanserdir.)
             Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim mekanizması" olamaz. Doğal
             seleksiyon ise, Darwin'in de kabul ettiği gibi, "tek başına hiçbir şey yapa-
             maz." Bu gerçek bizlere doğada hiçbir "evrim mekanizması" olmadığını gös-
             termektedir. Evrim mekanizması olmadığına göre de, evrim denen hayali
             süreç yaşanmış olamaz.



                Fo sil Ka yıt la rı: Ara Form lar dan Eser Yok

                Evrim teorisinin iddia ettiği senaryonun yaşanmamış olduğunun en
             açık göstergesi ise fosil kayıtlarıdır.
                Evrim teorisinin bilim dışı iddiasına göre bütün canlılar birbirlerinden

             türemişlerdir. Önceden var olan bir canlı türü (ki bu türün de nasıl ortaya
             çıktığı konusunda evrimcilerin bir açıklaması yoktur), zamanla bir diğerine
             dönüşmüş ve bütün türler bu şekilde ortaya çıkmışlardır. Teoriye göre bu
             hayali dönüşüm yüz milyonlarca yıl süren uzun bir zaman dilimini kapsa-
             mış ve kademe kademe ilerlemiştir.
                Bu durumda, iddia edilen uzun dönüşüm süreci içinde sayısız "ara tür-
             ler"in oluşmuş ve yaşamış olmaları gerekir.

                Örneğin geçmişte, balık özelliklerini taşımalarına rağmen, bir yandan
             da bazı sürüngen özellikleri kazanmış olan yarı balık-yarı sürüngen can-
             lılar yaşamış olmalıdır. Ya da sürüngen özelliklerini taşırken, bir yandan
             da bazı kuş özellikleri kazanmış sürüngen-kuşlar ortaya çıkmış olmalıdır.
             Bunlar, bir geçiş sürecinde oldukları için de, sakat, eksik, kusurlu canlılar
             olmalıdır. Evrimciler geçmişte yaşamış olduklarına inandıkları bu hayali
             varlıklara "ara-geçiş formu" adını verirler.
                Eğer gerçekten bu tür canlılar geçmişte yaşamışlarsa bunların sayıları-
             nın ve çeşitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olması gerekir. Ayrıca bu

             garip canlıların kalıntılarına mutlaka fosil kayıtlarında rastlanması gere-
             kir. Darwin, Türlerin Kökeni'nde bunu şöyle açıklamıştır:
                Eğer teorim doğruysa, türleri birbirine bağlayan sayısız ara-geçiş çeşitleri mut-


                                              495
   492   493   494   495   496   497   498   499   500   501   502