Page 134 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 134

136                                                                                                                                        ASA-YI MUSA

          sıfatları yerleştirmek, hem hadsiz yollar ve tarzlarda bulunması mümkün
          olması noktasında hadsiz imkânat ve ihtimalat içinde mütehayyir, ser-
          gerdan, hedefsiz o mahluka, o hikmetli keyfiyetleri ve inayetli cihazları
          takmak ve teçhiz etmek; elbette küllî ve cüz'î bütün mümkünat adedince
          ve her mümkünün mezkûr mahiyet ve hüviyet, heyet ve suret, sıfat ve
          vaziyetinin imkânatı adedince tahsis edici, tercih edici, tayin edici, ihdas
          edici bir Vâcib-ül Vücud'un Vücub-u Vücuduna ve hadsiz Kudretine ve
          nihayetsiz Hikmetine ve hiçbir şey ve hiç bir şe'n Ondan gizlenmediğine
          ve hiçbir şey Ona ağır gelmediğine ve en büyük bir şey en küçük bir şey
          gibi Ona kolay geldiğine ve bir baharı bir ağaç kadar ve bir ağacı bir
          çekirdek kadar sühuletle İcad edebildiğine işaretler ve delaletler ve şeha-
          detler, imkân Hakikatından çıkıp Kâinatın bu büyük şehadetinin bir ka-
          nadını teşkil ederler.  Kâinatın şehadetini, her iki kanadı ve iki Haki-
          katıyla  Risale-i  Nur  Eczaları  ve  bilhassa  Yirmiikinci  ve  Otuzikinci
          Sözler ve Yirminci ve Otuzüçüncü Mektublar tamamıyla isbat ve izah
          ettiklerinden onlara havale ederek bu pek uzun kıssayı kısa kestik.

                 Kâinatın heyet-i mecmuasından gelen büyük ve küllî şehadetin
          ikinci kanadını isbat eden:

                 İkinci  Hakikat:  Bu  mütemadiyen  çalkanan  inkılablar  ve
          tahavvülâtlar  içinde  Vücudunu  ve  Hizmetini  ve  Zîhayat  ise  hayatını
          muhafazaya ve Vazifesini yerine getirmeğe çalışan mahlukatta, kuvvet-
          lerinin bütün bütün haricinde bir Teavün Hakikatı görünüyor. Meselâ:
          Unsurları zîhayatın imdadına.. hususan bulutları nebatatın mededine.. ve
          nebatatı dahi hayvanatın yardımına ve hayvanat ise insanların muavene-
          tine  ve  memelerin  kevser  gibi  sütleri,  yavruların  beslenmelerine..  ve
          Zîhayatların iktidarları haricindeki pek çok hacetleri ve erzakları, umul-
          madık yerlerden onların ellerine verilmesi, hattâ zerrat-ı taamiye dahi
          hüceyrat-ı bedeniyenin tamirine koşmaları gibi Teshir-i Rabbanî ile ve
          İstihdam-ı Rahmanî ile, Hakikat-ı Teavünün pek çok misalleri doğrudan
          doğruya, bütün Kâinatı bir saray gibi idare eden bir Rabb-ül Âlemîn'in
          umumî ve Rahîmane Rububiyetini gösteriyorlar.

                 Evet camid ve şuursuz ve şefkatsiz olan ve birbirine şefkat-
          kârane, şuurdarane vaziyet gösteren muavenetçiler, elbette gayet
          Rahîm  ve  Hakîm  bir  Rabb-i  Zülcelal'in  Kuvvetiyle,  Rahmetiyle,
          Emriyle Yardıma
   129   130   131   132   133   134   135   136   137   138   139