Page 163 - Hz. İsa (as) Gelecek
P. 163
HARUN YAHYA (ADNAN OKTAR) 161
Ama Mendel'in keşfettiği ve 20.yüzyılda gelişen genetik
bilimiyle kesinleşen kalıtım kanunları, kazanılmış özelliklerin
sonraki nesillere aktarılması efsanesini kesin olarak yıktı.
Böylece doğal seleksiyon "tek başına" ve dolayısıyla tümüyle
etkisiz bir mekanizma olarak kalmış oluyordu.
Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar
Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için
1930'ların sonlarında, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha
yaygın ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya attılar. Neo-
Darwinizm, doğal seleksiyonun yanına "faydalı değişiklik sebe-
bi" olarak mutasyonları, yani canlıların genlerinde radyasyon
gibi dış etkiler ya da kopyalama hataları sonucunda oluşan
bozulmaları ekledi.
Bugün de hala bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmele-
rine rağmen, Darwinistlerin savunduğu model neo-
Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canlı
türünün, bu canlıların, kulak, göz, akciğer, kanat gibi sayısız
kompleks organlarının "mutasyonlara", yani genetik bozukluk-
lara dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir.
Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır:
Mutasyonlar canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için
canlılara zarar verirler.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düze-
ne sahiptir. Bu molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi
etki ancak zarar verir. Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan
bunu şöyle açıklar:
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararlıdırlar. Çok ender olarak
meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik,
mutasyonların evrimsel bir gelişme meydana getiremeyeceğini