Page 225 - İnanç Gerçekleri
P. 225

Harun Yahya

          biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu yıllarda ortaya attı¤ı bir-

          takım tezlerle, canlı hücresinin tesadüfen meydana gelebilece¤ini ispat et-
          meye çalıfltı. Ancak bu çalıflmalar baflarısızlıkla sonuçlanacak ve Oparin
          flu itirafı yapmak zorunda kalacaktı: "Maalesef hücrenin kökeni, evrim teori-
          sinin tümünü içine alan en karanlık noktayı oluflturmaktadır." 2
              Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayatın kökeni konusunu çözü-
          me kavuflturacak deneyler yapmaya çalıfltılar. Bu deneylerin en ünlüsü,
          Amerikalı kimyacı Stanley Miller tarafından 1953 yılında düzenlendi. Mil-

          ler, ilkel dünya atmosferinde oldu¤unu iddia etti¤i gazları bir deney dü-
          zene¤inde birlefltirerek ve bu karıflıma enerji ekleyerek, proteinlerin yapı-
          sında kullanılan birkaç organik molekül (aminoasit) sentezledi. O yıllar-
          da evrim adına önemli bir aflama gibi tanıtılan bu deneyin geçerli olma-
          dı¤ı ve deneyde kullanılan atmosferin gerçek dünya koflullarından çok fark-

          lı oldu¤u, ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktı. 3
              Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kullandı¤ı at-
          mosfer ortamının gerçekçi olmadı¤ını itiraf etti. 4
              Hayat›n kökeni sorununu aç›klamak için 20. yüzy›l boyunca yürütü-
          len tüm evrimci çabalar hep baflar›s›zl›kla sonuçland›. San Diego Scripps
          Enstitüsü'nden ünlü jeokimyac› Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde 1998
          y›l›nda yay›nlanan bir makalede bu gerçe¤i flöyle kabul eder:

              Bugün, 20. yüzy›l› geride b›rak›rken, hala, 20. yüzy›la girdi¤imizde sa-
          hip oldu¤umuz en büyük çözülmemifl problemle karfl› karfl›yay›z: Hayat
          yeryüzünde nas›l bafllad›? 5



              Hayat›n Kompleks Yap›s›


              Evrim teorisinin hayatın kökeni konusunda bu denli büyük bir açma-

          za girmesinin bafllıca nedeni, en basit sanılan canlı yapıların bile inanıl-
          maz derecede karmaflık yapılara sahip olmasıdır. Canlı hücresi, insano¤-
          lunun yaptı¤ı bütün teknolojik ürünlerden daha karmaflıktır. Öyle ki bu-
          gün dünyanın en geliflmifl laboratuvarlarında bile cansız maddeler bira-
          raya getirilerek canlı bir hücre üretilememektedir.

              Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla rastlantılarla

                                             223
   220   221   222   223   224   225   226   227   228   229   230