Page 267 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 267

PARLAK FIKRALAR ve GÜZEL MEKTUBLAR                                             269



                  Evet,  azim  ve  Îmanları,  aşk  ve  emelleri  henüz  kemale  ermemiş
           olan birçok Müslümanlar; maalesef acıklı bir yeis içinde idiler. Böyle bir
           Zaferin tahakkukunu, hayal ve muhal görüyorlardı. Fakat bütün Feyiz ve
           Nurunu insanlığı Tenvir ve İrşad için İlâhî bir güneş hâlinde Arş-ı A'zamın
           pürnur  ufuklarından inen  Kur'an-ı  Kerîm'den  alan  Nur  Neşriyatı,  durgun
           gölleri  andıran  gönülleri  deryalar  gibi  coşturmuş,  kasvet  ve  hicran
           yıllarının  ümit  ve  emellere  vurduğu  müthiş  zincirleri  kırmıştır.  O  Nur
           kaynağından fışkıran o serâpâ Feyiz ve Hikmetler saçan Eserler; hislerin,
           fikirlerin  ve  bilhassa  alevler  içinde  yanan  Ruh  ve  Vicdanların  ezelî  ve
           ebedî  ihtiyaçlarına  cevap  verdiği  gibi;  onları  dalga  dalga  boğucu
           karanlıklar muhitinden, tertemiz ve pırıl pırıl Nur ufuklarına çıkarmıştır.

                  Yıllarca devam eden uzun bir sükût, derin bir gaflet ve boğucu bir
           zulmetten sonra İlâhî bir güneş hâlinde parlıyan bu Kudsî Zafer, Nur için
           yol  aramakta  olan  perişan  beşeriyetin  yakın  bir  gelecekte  uyanacağını
           müjdelemektedir. Çünki; Din ihtiyacı sırf Müslümanların değil, bil'umum
           insanların ezelî ve ebedî ihtiyacıdır.

                  Bugün bedbaht insanlık Din Ni'metinden mahrum olmanın sürekli
           hicran  ve  felâketlerini  bağrı  yanarak  çekmektedir.  Bu  acıklı  buhranın
           korkunç  neticesidir  ki,  çeyrek  asır  zarfında  iki  büyük  harbe  girmiş  ve
           üçüncüsünün de kapısını çalmak çılgınlığını göstermektedir.

                  Artık  bütün insanları  Kardeş  yaparak  yemyeşil  Cennetlerin  nurlu
           ufuklarından esen Refah ve Saadet, huzur ve âsâyiş rüzgâriyle dalgalanan
           âlem-şümûl bir Bayrak altında toplayacak olan yegâne Kuvvet, İslâmdır.
           Zîra  beşeriyetin  bugünkü  hâli,  tıpkı  İslâmdan  evvelki  insan  cem'iyyet-
           lerinin  acıklı  hâlidir.  Bunun  için  insanlığı  o  günkü  ebedî  felâketten
           kurtaran İslâm, bu gün de kurtarabilir...

                  Evet,  milyonların,  milyarların  Kalbinde  asırlardanberi  kanamakta
           olan  o  derin  yarayı  saracak  yegâne  müşfik  el;  İslâmdır.  Her  ne  kadar
           ufuklarda zaman zaman bâzı uydurma ışıklar görülüyorsa da.. müstakbel,
           bütün Nur ve Feyzini güneşlerden değil, bizzat Rabb-ül-Âlemîn'den alan
           Ezelî ve Ebedî "Yıldız"ındır. O yıldız, dünyalar durdukça duracak ve Onu
           söndürmek isteyenleri yerden yere vuracaktır.
   262   263   264   265   266   267   268   269