Page 236 - Kuran Bilgisi
P. 236

do¤ru yola ulaflt›racaks›n? (Yunus Suresi, 42-43)
          Bir sûre indirildi¤inde, baz›s› baz›s›na bakar (ve): “Sizi bir kimse görü-
          yor mu?” (der.) Sonra s›rt çevirir giderler. Gerçekten onlar, kavrama-
          yan bir topluluk olmalar› dolay›s›yla, Allah onlar›n kalblerini çevirmifltir.
          (Tevbe Suresi, 127)
          Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok say›da kifli ya-
          ratt›k (haz›rlad›k). Kalbleri vard›r bununla kavray›p-anlamazlar, gözleri
          vard›r bununla görmezler, kulaklar› vard›r bununla iflitmezler. Bunlar
          hayvanlar gibidir, hatta daha afla¤›l›kt›rlar. ‹flte bunlar gafil olanlard›r.
          (A’raf Suresi, 179)
          Onlar, siz birbirinizi namaza ça¤›rd›¤›n›zda onu alay ve oyun (konusu)
          edinirler. Bu, gerçekten onlar›n ak›l erdirmeyen bir topluluk olmalar›n-
          dand›r. (Maide Suresi, 58)
          Gerçek flu ki, Allah Kat›nda, yerde debelenenlerin en kötüsü, (bir türlü)
          ak›l erdirmez olan sa¤›rlar ve dilsizlerdir. (Enfal Suresi,22)

          KEND‹LER‹N‹ AKILLI ZANNEDERLER
          Bunun üzerine Firavun flehirlere (asker) toplay›c›lar gönderdi. “Gerçek
          flu ki bunlar az›nl›k olan bir topluluktur;” “Ve elbette bize karfl› da büyük
          bir öfke beslemektedirler.” ‘Biz ise uyan›k bir toplumuz” (dedi). (fiuara
          Suresi, 53-56)
          Ve (yine) kendilerine: “‹nsanlar›n iman etti¤i gibi siz de iman edin” denil-
          di¤inde: “Düflük ak›ll›lar›n iman etti¤i gibi mi iman edelim?” derler. Bilin
          ki, gerçekten as›l düflük-ak›ll›lar kendileridir; ama bilmezler. (Bakara
          Suresi,  13)

          YÜZEYSEL VE  BAS‹T DÜfiÜNÜRLER
          Firavun dedi ki: “Ey önde gelenler, sizin için benden baflka ilah oldu¤u-
          nu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir atefl yak da, bana yük-
          sekçe bir kule infla et, belki Musa’n›n ilah›na ç›kar›m çünkü gerçekten
          ben onu yalanc›lardan (biri) san›yorum.” (Kasas Suresi, 38)
          Dediler ki: “Bu elçiye ne oluyor ki, yemek yemekte ve pazarlarda dolafl-
          maktad›r? Ona, kendisiyle birlikte uyar›c› olacak bir melek indirilmesi
          gerekmez miydi?” “Ya da kendisine bir hazinenin b›rak›lmas› veya
          (ürünlerinden) yemekte oldu¤u bir bahçesi olmas› (gerekmez miydi)?”

                                   - 209 -
   231   232   233   234   235   236   237   238   239   240   241