Page 145 - Münafığın Sırları
P. 145

Harun Yahya (Adnan Oktar)                143


                Onlar (münafıklar, düşman) birliklerinin gitmedikle-
                rini sanıyorlardı. Eğer (askeri) birlikler gelecek olsa,
                çölde bedevi-Araplar arasında olup sizin haberlerini-
                zi (ordan) sormayı cidden arzu ediyorlardı. Fakat içi-
                nizde olsalardı ancak pek az savaşırlardı. (Ahzab Su-
                resi, 20)

                Ve yine bir başka ayette, müminlerden uzakta kalmaya,
            onların başlarına gelen olaylardan etkilenmemeye çalışan mü-
            nafıkların kendilerini nasıl karda saydıkları şöyle bildirilir:
                Sana iyilik dokunursa bu onları fenalaştırır, bir musi-
                bet isabet edince ise: 'Biz önceden tedbirimizi almış-
                tık' derler ve sevinç içinde dönüp giderler. (Tevbe
                Suresi, 50)



               c) Allah'ın elçisine itaat etmedikleri için:
                Allah'ın elçisine itaat eden mümin, Allah'ı ve O'nun kitabı-
            nı herşeyden üstün tutuyor demektir. Çünkü Allah'a ve Ku-
            ran'a itaat, elçiye de itaat etmek demektir. Allah'a gönülden
            bağlı ve itaatli olan müminler, elçiye de aynı bağlılığı ve itaati

            gösterirler. Allah'ın elçisi onlar için kendi canlarından, kendi
            öznefislerinden daha değerlidir. Kuran'da Peygamberimiz
            (sav)'i canları pahasına koruyan, onunla birlikte savaşa giderek,
            onun nefsini kendi nefislerinden üstün tutan müminlerden söz
            edilmektedir.
                O dönemin münafıkları ise savaşa gitmemiş ve Peygamber
            Efendimiz (sav)'i korumak zorunda kalmamış oldukları için
            kendilerini son derece karlı ve akıllı saymışlardır. Savaşa katı-
            lan, ancak korkup geri dönen münafıklar ise Hz. Muhammed
   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149   150