Page 234 - Münafığın Sırları
P. 234
232 MÜNAFIĞIN SIRLARI
Evrim teorisinin savunucuları, Pasteur’ün bulgularına karşı uzun
süre direndiler. Ancak gelişen bilim, canlı hücresinin karmaşık ya-
pısını ortaya çıkardıkça, hayatın kendiliğinden oluşabileceği iddia-
sının geçersizliği daha da açık hale geldi.
20. Yüzyıldaki Sonuçsuz Çabalar
20. yüzyılda hayatın kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ünlü
Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930’lu yıllarda or-
taya attığı birtakım tezlerle, canlı hücresinin tesadüfen meydana
gelebileceğini ispat etmeye çalıştı. Ancak bu çalışmalar başarısız-
lıkla sonuçlanacak ve Oparin şu itirafı yapmak zorunda kalacaktı:
Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan
en karanlık noktayı oluşturmaktadır. (Alexander I. Oparin, Ori-
gin of Life, (1936) New York, Dover Publications, 1953 (Reprint),
s.196)
Oparin’in yolunu izleyen evrimciler, hayatın kökeni konusunu çö-
züme kavuşturacak deneyler yapmaya çalıştılar. Bu deneylerin en
ünlüsü, Amerikalı kimyacı Stanley Miller tarafından 1953 yılında dü-
zenlendi. Miller, ilkel dünya atmosferinde olduğunu iddia ettiği
gazları bir deney düzeneğinde birleştirerek ve bu karışıma enerji
ekleyerek, proteinlerin yapısında kullanılan birkaç organik mole-
kül (aminoasit) sentezledi.
O yıllarda evrim adına önemli bir aşama gibi tanıtılan bu dene-
yin geçerli olmadığı ve deneyde kullanılan atmosferin gerçek dün-
ya koşullarından çok farklı olduğu, ilerleyen yıllarda ortaya çıka-
caktı. ("New Evidence on Evolution of Early Atmosphere and Life", Bul-
letin of the American Meteorological Society, c. 63, Kasım 1982, s. 1328-
1330)