Page 125 - Darwin'in Açmazı Ruh
P. 125

Tüm Gözler Kör, Tüm Kulaklar Sağırdır.
                                   Gören ve Duyan Ruhtur




                   ADNAN OKTAR:... İki gözle insanlar baktığında gördüğünü zannediyor-
               lar, ama göz görmez normalde. Gözün sadece kamera görevi vardır, fotoğraf
               makinesinin     görevi ne ise veya video kameranın görevi ne ise gözün görevi de
               budur.  Göz görmez, beynin içindeki görme merkezi görür. Asıl göz odur.
               İnsanın içindeki göz, bu gözün gözü yok, ama görüyor. Yani bu çok acayiptir.
               Bakın, orada bir göze ihtiyaç olması gerekiyor. Fakat elektriği görüntü olarak
               görüyor bu göz. Fakat ortada bir göz yok. İşte bu görünmeyen göze ruh diyoruz
               biz. Ses de öyledir. Ses dalgaları gelir kulağımıza, örs, çekiç, üzengiden geçer tit-
               reşim olarak. O titreşim elektrik enerjisine döner, gelir beynimize. Beynimizde o
               elektrik akımını ses olarak duyan bir kulak vardır. Ama bu kulak bizim bildi-
               ğimiz gibi bir kulak değildir. Yani görünmeyen bir kulak vardır. O görünme-
               yen kulak gerçek kulaktır. Her insanın kulağı sağırdır. Kulak sadece sesi iletme-
               ye yarayan bir araç, bir mekanizmadır, kulak hiçbir şekilde duymaz. Her kulak
               sağırdır, duymaz. Beynin içindeki kulak duyar... Algı da, şimdi bak ben buraya
               dokunuyorum, masa sert. Bu sertlik algısı beynimin içinde oluyor benim, ben
               masada olduğunu zannediyorum. Görüntünün 3 boyutlu olmasından kaynakla-
               nıyor bu. Parmak uçlarımda onu hissettiğime dair bilgi beynimin içinde oluşu-
               yor. İnsanlar parmak ucunda hissettiklerini zannederler. Parmak ucunda olmu-
               yor olay, beynin içinde olur. Mesela bir yemek yediğimizde, farz edelim kavun
               yiyor, "ne kadar lezzetliymiş kavun" diyor. Beyninin içerisinde o tadı hisseder,
               ağzında hissetmez. Diyor ki "ağzıma tatlı geldi" diyor "tadı hoş geldi" diyor. "Acı
               geldi" diyor veyahut "ekşi geldi" diyor. Ağzında hiçbir insan tadı hissedemez.
               Hep beyninde hissederler. Ama ağzında hissettiğini zannederler. Mesela koku
               da; hiçbir şekilde burunda o kokuyu hissetmeyiz. İnsanlar hep burunlarıyla
               kokuyu aldıklarını zannederler. Hiçbir şekilde öyle olmaz.  Beynin içindeki
               burun kokuyu alır. Sadece havadaki o kimyasal gazlar burnunun üstündeki sinir
               hücrelerine gelir, onlara dokunduğunda o elektrik enerjisine dönüşür ve beyne
               gider. Beyinde onu koklayan bir burun vardır. Oradaki o elektriği koku olarak
               alan bir burun var.  Yani beynin içine ne gül girer, ne karanfil girer, gül,
               karanfil dışarıda ama gülü ve karanfili içeride koklayan bir ruh vardır.
               Bakın, gül olmadığı halde gülü koklar o, elektrik akımını gül olarak koklar,
               elektrik akımını karanfil olarak koklar, bu gerçek dünyada şu an o kadar
               bilinmiyor. Milyonda birdir bu konuyu bilenler.

                                 (30 Aralık 2009 tarihli röportajdan / www.a9.com.tr)
   120   121   122   123   124   125   126   127   128   129   130