Page 141 - İmtihanın Sırrı
P. 141
Adnan Oktar (Harun Yahya)
İşte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluşturan mekanizma-
nın tesadüfen oluştuğunu iddia etmektedirler. Şimdi biri size, "odanız-
da duran televizyon tesadüfler sonucunda oluştu, atomlar biraraya
geldi ve bu görüntü oluşturan aleti meydana getirdi" dese ne düşünür-
sünüz? Binlerce kişinin biraraya gelip yapamadığını şuursuz atomlar
nasıl yapsın?
Gözün gördüğünden daha ilkel bir görüntüyü oluşturan alet tesa-
düfen oluşamıyorsa, gözün ve gözün gördüğü görüntünün de tesadüfen
oluşamayacağı çok açıktır. Aynı durum kulak için de geçerlidir. Dış
kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vasıtasıyla toplayıp orta kulağa
iletir; orta kulak aldığı ses titreşimlerini güçlendirerek iç kulağa aktarır;
iç kulak da bu titreşimleri elektrik sinyallerine dönüştürerek beyne
gönderir. Aynen görmede olduğu gibi duyma işlemi de beyindeki
duyma merkezinde gerçekleşir.
Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ışık gibi sese
de kapalıdır, ses geçirmez. Dolayısıyla dışarısı ne kadar gürültülü de
olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna rağmen en net sesler beyinde
algılanır. Ses geçirmeyen beyninizde bir orkestranın senfonilerini din-
lersiniz, kalabalık bir ortamın tüm gürültüsünü duyarsınız. Ama o
anda hassas bir cihazla beyninizin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada
keskin bir sessizliğin hakim olduğu görülecektir. Net bir görüntü elde
edebilmek ümidiyle teknoloji nasıl kullanılıyorsa, ses için de aynı çaba-
lar onlarca yıldır sürdürülmektedir. Ses kayıt cihazları, müzik setleri,
birçok elektronik alet, sesi algılayan müzik sistemleri bu çalışmalardan
bazılarıdır. Ancak tüm teknolojiye, bu teknolojiyi üretmek için çalışan
binlerce mühendise ve uzmana rağmen kulağın oluşturduğu netlik ve
kalitede bir sese ulaşılamamıştır.
139