Page 183 - Darwinizm Kuran ile Bağdaşmaz
P. 183
ADNAN OKTAR (HARUN YAHYA) 181
anten bacak Ev rim ci ler yüz yı lın ba -
şın dan be ri si nek le ri
gözler mu tas yo na uğ ra ta rak,
fay da lı mu tas yon ör ne ği
oluş tur ma ya ça lış tı lar.
An cak on yıl lar ca sü ren
bu ça ba la rın so nu cun da
el de edi len tek so nuç,
sa kat, has ta lık lı ve ku -
sur lu si nek ler ol du. En
ağız solda, nor mal bir mey ve
si ne ği nin ka fa sı ve sağ -
da mu tas yo na uğ ra mış
di ğer bir mey ve si ne ği.
yalı bir süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir. Ama teoriyi
çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır: Mutasyonlar canlıları
geliştirmezler, aksine her zaman için canlılara zarar verirler. Çernobil,
Hiroşima, Nagazaki’de meydana gelen dehşet verici görüntüler tam
olarak mutasyonların meydana getirdiği sonuçlardır. Düzgün yapıdaki
organizmalar mutasyonların etkisiyle ölmüş veya şiddetli zarar görm-
üştür.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahip-
tir. Bu molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki ancak za-
rar verir. Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu şöyle açıklar:
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararlıdırlar. Çok ender olarak meydana
gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutasyonların ev-
rimsel bir gelişme meydana getiremeyeceğini gösterir. Zaten yüksek dere-
cede özelleşmiş bir organizmada meydana gelebilecek rastlantısal bir de-
ğişim, ya etkisiz olacaktır ya da zararlı. Bir kol saatinde meydana gelecek
rasgele bir değişim kol saatini geliştirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle za-
rar verecek veya en iyi ihtimalle etkisiz olacaktır. Bir deprem bir şehri ge-
liştirmez, ona yıkım getirir. (B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania:
The Banner of Truth Trust, 1988, s. 7)