Page 49 - Evrim Açmazı 2. Cilt
P. 49
KUfi TÜYLER‹N‹N KÖKEN‹ 47
amaca yönelik olarak ortaya çıktı¤ını ayrılırsa, kuflun bir defa silkinmesi veya
anlayamıyorum. 54 daha a¤ır hallerde gagasıyla tüylerini
Ayrıca tüylerin ortasında hepimizin düzeltmesi tüylerin eski haline dönmesi
bildi¤i uzun ve sert bir boru vardır. Bu için yeterlidir.
borunun her iki tarafından yüzlerce tüy Tüylerin bu kompleks yap›s›n›n rast-
çıkar. Boyları ve yumuflaklıkları farklı lantısal mutasyonlar sonucunda sürün-
olan bu tüyler kufla aerodinamik özellik gen pulundan evrimleflti¤ini savunmak,
kazandırır. Ancak daha da ilginç olanı, hiçbir bilimsel temeli olmayan dogmatik
bu tüylerin her birinin üzerinde de, "tüy- bir inanıfltan baflka bir fley de¤ildir. Nite-
cük" denilen ve gözle görülemeyecek kim neo-Darwinizm'in duayenlerinden
kadar küçük olan çok daha küçük tüyle-
biri olan Ernst Mayr, bu konuda yıllar
rin bulunmasıdır. Bu tüycüklerin üzerin-
önce flu itirafta bulunmufltur:
de ise "çengel" adı verilen minik kanca-
Duyu organları, örne¤in bir omurgalı
lar vardır. Bu kancalar sayesinde her
gözünün ya da bir kuflun tüyleri gibi ku-
tüycük birbirine sanki bir fermuar gibi
sursuzca dengelenmifl sistemlerin rast-
tutunur.
lantısal mutasyonlar sonucunda geliflebi-
Turna kuflunun tek bir tüyünün üze-
lece¤ini varsaymak, bir insanın inandırı-
rinde, tüy borusunun her iki yanında
cılı¤ı üzerinde ciddi bir sınırlamadır. 55
uzanan 650 tane incecik tüy vardır. Bun-
Tüylerdeki bu üstün yarat›l›fl, Char-
ların her birinde ise 600 adet karflılıklı
les Darwin'i de çok düflündürmüfl, hatta
tüycük bulunur. Bu tüycüklerin her biri
tavuskuflu tüylerindeki mükemmel este-
ise, 390 tane çengelle birbirlerine ba¤la-
tik, kendi ifadesiyle Darwin'i "hasta et-
nır. Çengeller bir fermuarın iki tarafı gi-
bi birbirine kenetlenmifltir. Çen- mifl"tir. Darwin, arkadaflı Asa Gray'e
geller herhangi bir fle- yazdı¤ı 3 Nisan 1860 tarihli mektupta
kilde birbirinden "gözü düflünmek ço¤u zaman beni te-
orimden so¤uttu. Ama kendimi zamanla
bu probleme alıfltırdım" dedikten sonra
flöyle devam eder:
R
E
L
A
N
R
S SÜRÜNGEN PULLARI I
N
Ü
Ü
L
G
U
P
ü
k
n
›
e
v
›
g
r
a
n
l
p
ü
a
n
u
n
ü
l
p
l
c
r
S Sürüngenlerin vücutlar›n› kaplayan pullar, ,
e
l
u
a
n
i
r
l
r
y
a
a
t
l
i
y
d
ü
ü
t
e
y
l
r
e
n
r
r
.
d
›
k
›
a
l
h her yönüyle kufl tüylerinden farkl›d›r. Pullar r
u
P
e
l
u
f
a
ö
n
e
n
fl
l
k
r
y
l
a
i
t
›
d
e
a
s
c
a
n
c
e
u
z
n
a
a
z
,
a
n
m
r
e
y
l
g
d
i
b
e
i
t tüyler gibi deri alt›na uzanmaz, sadece can- -
ü
r
i
b
u
t
r
r
fl
e
r
s
ü
y
l l›n›n d›fl yüzeyinde sert bir tabaka oluflturur- -
r
t
o
n
t
›
n
fl
l
u
a
a
b
›
›
u
k
d
a
e
e
z
i
y
d
n
n
ki
o
l
ö
y
s
i
e
l lar. Genetik, biyokimyasal ve anatomik yön- -
a
.
m
v
a
e
o
n
G
a
,
m
t
e
a
y
k
t
a
n
b
r
k
i
y
i
t
y
y
n
h
i
z
i
k
fl
e
e
r
l
e
e
b
r
r
n
d
b
y
r
i
k
e
l
u
l
ç
i
r
l
i
e
e
l lerden kufl tüyleriyle hiçbir benzerlikleri yok- -
k
o
ü
k
P
r
b
l
.
i
u
ü
t
b
u
n
a
e
d
a
u
s›
l
ü
a
y
t tur. Pullar ile tüyler aras›ndaki bu büyük k
l
r
ü
l
i
e
r
y
a
r
n
u
r
a
e
ü
u
o
y
k
fl
r
s
n
s
l
e
i
f farkl›l›k, sürüngen-kufl evrimi senaryosunu
g
›
-
r
›
s
u
l
m
v
k
ü
,
a
n
k
i
e
r
n
e
b bir kez daha temelsiz b›rakmaktad›r. .
l
t
a
e
r
m
k
a
›
z
i
s
a
d
b
z
r
›
h
i
r
d
k
e
a
m
k
a
t