Page 90 - Kötülüğün Sessiz Dili
P. 90

88                   KÖTÜLÜ⁄ÜN SESS‹Z D‹L‹

            ce düşünceli olursa olsun, şeytanın etkisiyle negatif bir kişilik
            yaşaması, yüzüne mat anlamsız donuk bakışlar vermesi, çevre-
            sindeki insanlara karşı soğuk ve resmi bir tavır içerisine girme-
            si onun olumlu özelliklerini de şüpheli hale getirir. Çünkü asıl
            önemli olan, kişinin güzel ahlakı Allah korkusundan dolayı ya-
            şamasıdır. Eğer kişi bazı konularda güzel özellikler gösterirken,
            bazı konularda tam tersi bir ısrar gösteriyorsa, bu kişinin
            olumlu özelliklerini de Allah korkusundan dolayı yaşadığından
            emin olunamaz. Bu da bu kişiye karşı derin bir sevgi duyulma-
            sını engeller.
               Ayrıca şunu da hatırlatmak gerekir ki, müminlerin bir kişi-
            ye Allah rızası için hatasını söylemeleri, ahireti için onu kötü-
            lüklerden sakındırmaları en samimi sevgi gösterilerinden biri-
            dir. Ancak şeytani mantıkları nedeniyle her konunun altında
            bir olumsuzluk arayan bu kişiler, kendilerine yapılan uyarıları
            da olumlu anlamda algılamazlar. Bu kişilerin nefislerine göre
            sevgi, kişiye hiçbir eksiğinin, hatasının söylenmemesi, sürekli
            övülmesi ve takdir edilmesidir. Oysa müminler hatası olan bir
            kişiye bunu söylememeyi vicdani olarak kabul etmezler. "Mü-
            min erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir-
            ler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar..." (Tevbe
            Suresi, 71) ayeti gereği Allah rızası için birbirlerini kötülükler-
            den sakındırırlar.
               Nitekim şeytanın etkisindeki kişiler de aslında müminlerin
            bu konudaki samimiyetlerini ve Allah'ın rızasına uygun hareket
            ettiklerini bilirler. Ancak ayette bildirildiği gibi,  "Vicdanları
            kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla..."
            (Neml Suresi, 14) yaptıkları samimiyetsizliği görmezlikten ge-
            lirler. Bu tavırları çoğu zaman öyle bir seviyeye gelir ki, yapı-
            lan uyarılardan öğüt alıp tavırlarını düzeltecekleri yerde vic-
   85   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95