Page 162 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 162

ZÜHRE                                                                                                                      165


          kim  öğretmiş  ve  nereden  öğrenmiş?  Ben,  yani  bu  bîçare  Said  itiraf
          ediyorum ki: Eğer ben o hortumlu sineğin yerinde olsaydım; kerr u
          ferr  harbini  ve  su  çıkarmak  hizmetini  çok  uzun  Dersler  ve  çok
          müteaddid tecrübelerle ancak öğrenebilirdim.
                 İşte İlhama mazhar olan arı, örümcek ve yuvasını çorap gibi
          yapan  bülbül  gibi  hayvanatı  bu  sineğe  kıyas  et.  Hattâ  nebatatı  da
          aynen  hayvanata  kıyas  edebilirsin.  Evet  Cevvad-ı  Mutlak  (Celle
          Celaluhu),  her  ferd-i  zîhayatın  eline  lezzet  midadıyla  ve  ihtiyaç
          mürekkebiyle  yazılmış  bir  tezkereyi  vermiş.  Onunla  Evamir-i
          Tekviniyenin proğramını ve hizmetlerinin fihristesini tevdi' etmiştir.
          Bak o Hakîm-i Zülcelal'e; nasıl Kitab-ı Mübin'in Düsturlarından arı
          vazifesine  aid  mikdarını  bir  tezkerede  yazmış,  arının  başındaki
          sandukçaya  koymuştur.  O  sandukçanın  anahtarı  da,  vazifeperver
          arıya  has  bir  lezzettir.  Onunla  sandukçayı  açar,  proğramını  okur,
          emri anlar, hareket eder.

            ِلحنلا     َ لٰا ِ       كبر   حوَا  و  Âyetinin  Sırrını  izhar  eder.  İşte  eğer  bu
             َّ
            ْ
                      َ ُّ َ
                                  َ
                             ى ْ
          Sekizinci  Nota'yı  tamamen  işittin ve tam anladınsa, bir Hads-i İmanî ile
                                                                            ِ
                                                                        ِ
                                                                 ِ
                             ِ
                                                   ي ِ
          ٍ
                                                                  ٍ
                                                           ِ
                                                       ِ
            ء َ شَ      َّلُك      هتمح      ر   تعسو in    bir     Sırrını,   هدمحب  حبيُ َّلاا ء َ شَ نم ناو
            ْ     ُ ُ   َ َ ْ  ْ َ َ                 ْ َ  ُ َ ُ     ْ  ْ   ْ َ
                                                           ِّ
                                                                    ِ
                                                                              ِ
            nin      bir      Hakikatını,    نوُك َ َ      يف    نُك  ُ ْ      هَل      َلوقي  ْ ُ َ       نَا    اًئيش     دارَا  ٓاذا    ه      ٓرم      َا    ٓامنا
                                                            َ
                                                                   َ
                                                                           َ َّ
                                   ُ
                                                              َ َ
                                                          ْ
                                                                      ُ ْ ُ
                                     ِ ِ                    ِ ِ ِ
                                                                   ي
                                           ٍ
          nun bir Düsturunu,  نوعجرت هيَلاو   ء َ شَ ِلُك توُكلم هديب    ىذ   َّلا   ناحبسف
                                                 ِّ
                                                                              َ
                                                              َ
                             َ ُ َ ْ ُ ْ َ
                                                         َ َ
                                                    ُ
                                             ْ
                                                                       َ َ ْ ُ
          un bir Nüktesini anlarsın.
                 DOKUZUNCU  NOTA:  Bil  ki:  Nev'-i  beşerde  Nübüvvet,
          beşerdeki  hayır  ve  Kemalâtın  Fezlekesi  ve  Esasıdır.  Din-i  Hak,
          Saadetin  Fihristesidir.  İman,  bir  hüsn-ü  münezzeh  ve  mücerreddir.
          Madem şu Âlemde parlak bir hüsün, geniş ve yüksek bir hayır, zahir
          bir  Hak,  faik  bir  Kemal  görünüyor.  Bilbedahe  Hak  ve  Hakikat,
          Nübüvvet  içindedir  ve  Nebiler  elindedir.  Dalalet,  şerr  ve  hasaret;
          onun muhalifindedir.
                 Mehasin-i  Ubudiyetin  binlerinden  yalnız  buna  bak  ki:  Nebi
          Aleyhissalâtü  Vesselâm,  Ubudiyet  cihetiyle  Muvahhidînin  Kalblerini
          Îd  ve  Cuma ve Cemaat Namazlarında ittihad ettiriyor ve dillerini bir
   157   158   159   160   161   162   163   164   165   166   167