Page 23 - Sonsuzluk Başlamış Durumda
P. 23
Harun Yahya (Adnan Oktar)
çok bilim dalında yapılan araştırmalar son derece farklı bir anlayışı
beraberinde getirmiş, algılarımız ve algıladığımız dünya ile ilgili
ciddi şüphelerin oluşmasına neden olmuştur.
Bu yeni anlayışın çıkış noktası ise şudur: Bizim "dış dünya" ola-
rak algıladıklarımız, yalnızca elektrik sinyallerinin beyinde yarattı-
ğı etkilerdir. Elmanın kırmızılığı, tahtanın sertliği, dahası anneniz,
babanız, aileniz, sahibi olduğunuz bütün mallar, eviniz, işiniz ve bu
kitabın satırları hakkında sahip olduğumuz tek bilgi elektrik sinyal-
lerinden ibarettir. Yani, biz hiçbir zaman dışarıdaki elmanın gerçek
rengini, dışarıdaki tahtanın asıl yapısını, annemizin, babamızın, sev-
diklerimizin gerçek hallerini bilemeyiz. Bunların hepsi dışarıda
Allah'ın yaratması olarak vardır, ama biz yaşamımız boyunca sade-
ce beynimizdeki kopyalarıyla muhatap oluruz.
Konuyu tam olarak açıklamak için öncelikle, dış dünya hakkında
bize bilgi veren duyularımızdan söz edelim.
Nasıl Görüyoruz, Duyuyoruz, Tadıyoruz?
Görme işlemi çok aşamalı bir biçimde gerçekleşir. Görme sıra-
sında, herhangi bir cisimden gelen ışık demetleri (fotonlar), gözün
önündeki lensin içinden kırılarak geçer ve gözün arka tarafındaki
retinaya ters olarak düşerler. Buradaki hücreler tarafından elektrik
sinyaline dönüştürülen görme uyarıları, sinirler aracılığı ile, beynin
arka kısmındaki görme merkezi adı verilen küçük bir bölgeye ula-
şırlar. Bu elektrik sinyali bir dizi işlemden sonra beyindeki bu mer-
kezde görüntü olarak algılanır. Yani görme olayı, gerçekte beynin
arkasındaki küçük, ışığın hiçbir şekilde giremediği, kapkaranlık
bir bölgede yaşanır.
Şimdi genelde herkesçe bilinen bu bilgi üzerinde bir kez daha
dikkatlice düşünelim: Biz, "görüyorum" derken, aslında gözümüze
gelen uyarıların elektrik sinyaline dönüşerek beynimizde oluştur-
duğu "etki"yi görürüz. Yani "görüyorum" derken, aslında beyni-
mizdeki elektrik sinyallerini seyrederiz.
21