Page 27 - Sonsuzluk Başlamış Durumda
P. 27
Harun Yahya (Adnan Oktar)
sinyallerine dönüştürür ve beyne iletirler. Bu sinyaller de beyin ta-
rafından tat olarak algılanırlar. Bir çikolatayı ya da sevdiğiniz bir
meyveyi yediğinizde aldığınız tat, elektrik sinyallerinin beyin tara-
fından yorumlanmasıdır. Dışarıdaki nesneye ise asla ulaşamazsınız;
çikolatanın kendisini göremez, koklayamaz ve tadamazsınız. Örne-
ğin, beyninize giden tat alma sinirleri kesilse, o an yediğiniz her-
hangi bir şeyin tadının beyninize ulaşması mümkün olmaz; tat alma
duyunuzu tamamen yitirirsiniz.
Bu noktada karşımıza bir gerçek daha çıkar: Bir yiyeceği tattığı-
mızda bir başkasının o yiyecekten aldığı tadın veya bir sesi duydu-
ğumuzda başka birisinin duyduğu sesin bizim algıladıklarımız ile
aynı olduğundan emin olmamız mümkün değildir. Bu gerçekle ilgi-
li Lincoln Barnett şöyle demektedir:
Hiç kimse kendisinin kırmızıyı ya da "Do" notasını duyuşunun baş-
ka bir insanınki ile aynı olup olmadığını bilemez. 2
Dokunma duyumuza gelince de, değişen bir şey olmadığını gö-
rürüz. Bir cisme dokunduğumuzda dış dünyayı ve nesneleri tanı-
mamıza yardımcı olacak bilgiler, derideki duyu sinirleri aracılığıyla
beyne ulaştırılırlar. Dokunma hissi beynimizde oluşur. Zannedildi-
ği gibi dokunma hissini algıladığımız yer parmak uçlarımız ya da
derimiz değil, yine beynimizdeki dokunma merkezidir. Bizler nes-
nelerden gelen elektriksel uyarıların beynimizde değerlendirilmesi
sonucu sertlik ya da yumuşaklık, sıcaklık ya da soğukluk gibi nes-
neleri tanımlayan farklı farklı hisler duyarız. Hatta bir cismi tanı-
maya yarayan her türlü detayı bu uyarılar sonucunda elde ederiz.
Bu önemli gerçekle ilgili olarak B. Russel ve L. Wittgeinstein gibi ün-
lü filozofların düşünceleri şöyledir:
… Bir limonun gerçekten var olup olmadığı ve nasıl bir süreçle var
olduğu sorulamaz ve incelenemez. Limon, sadece dille anlaşılan tat,
burunla duyulan koku, gözle görülen renk ve biçimden ibarettir ve
yalnız bu nitelikleri bilimsel bir araştırmanın ve yargının konusu
olabilir. Bilim, nesnel dünyayı asla bilemez. 3
25