Page 31 - Sonsuzluk Başlamış Durumda
P. 31
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Çünkü algılarımızın bize tanıttığı "dış dünya", aynı anda beyni-
mize ulaşan "elektrik sinyalleri bütünü"dür. Beynimiz hayatımız bo-
yunca bu sinyalleri değerlendirir. Birçok insan da bunları maddenin
dışarıdaki "aslı" sanarak yanıldığının farkında olmadan bir ömür sü-
rer.
Bazı insanların aslıyla muhatap olduklarını zannettikleri "dış
dünyayla" ilgili sinyalleri yorumlayıp anlamlı hale getiren de, yine
bizim beynimizdir. Örneğin duyma algısını ele alalım. Kulağımızın
içine gelen ses dalgalarının yorumunu yaparak onu bir senfoniye çe-
viren aslında beynimizdir. Yani biz müziğin beynimizin yorumladı-
ğı halini biliriz, dışarıdaki aslını değil. Renkleri görürken de aslında
gözümüze ulaşan sadece ışığın farklı dalga boylarıdır. Bu farklı
dalga boylarını renklere çeviren yine beynimizdir. "Dış dünyadaki
renklerin nasıl olduğu bizim için meçhuldur. Biz elmanın gerçek
kırmızısıyla, gökyüzünün gerçek mavisiyle, ağaçların gerçek yeşi-
liyle hiçbir zaman muhatap olmayız. Dış dünya, tamamen algıla-
yana bağlıdır.
Nitekim gözdeki retinada oluşan küçük bir bozukluk renk kör-
lüğüne sebep olur. Kimi insan maviyi yeşil, kimisi kırmızıyı mavi,
kimisi de renkleri grinin çeşitli tonları şeklinde algılar. Bu noktadan
sonra dışarıdaki nesnenin renkli olup olmaması önemli değildir.
Dış Dünya Olmadan da Algılar Dünyası
Meydana Gelebilir
Gördüğümüz ve yaşadığımız her şeyin beynimizde var olduğu-
nu, dışarıda var olan maddenin aslını hiç bilmediğimizi ortaya ko-
yan gerçeklerden biri de, beynimizde algıların oluşması için dış
dünyaya ihtiyacımız olmamasıdır. Bugün simülatörler gibi birçok
teknolojik gelişme ve ayrıca rüyalarımız bu gerçeğin en önemli de-
lilleridir.
Bilim yazarı Rita Carter, Mapping The Mind isimli kitabında, "gör-
mek için gözlere ihtiyaç yoktur" diyerek, bilim adamları tarafından
29