Page 177 - Ölüm Kıyamet Cehennem
P. 177
Harun Yahya (Adnan Oktar) 171
Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu yıllarda or-
taya attığı birtakım tezlerle, canlı hücresinin tesadüfen meydana
gelebileceğini ispat etmeye çalıştı. Ancak bu çalışmalar başarısız-
lıkla sonuçlanacak ve Oparin şu itirafı yapmak zorunda kalacaktı:
"Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine
alan en karanlık noktayı oluşturmaktadır." (Alexander I. Opa-
rin, Origin of Life, (1936) New York, Dover Publications, 1953
(Reprint), s.196)
Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayatın kökeni konusu-
nu çözüme kavuşturacak deneyler yapmaya çalıştılar. Bu de-
neylerin en ünlüsü, Amerikalı kimyacı Stanley Miller tarafından
1953 yılında düzenlendi. Miller, ilkel dünya atmosferinde oldu-
ğunu iddia ettiği gazları bir deney düzeneğinde birleştirerek ve
bu karışıma enerji ekleyerek, proteinlerin yapısında kullanılan
birkaç organik molekül (aminoasit) sentezledi. O yıllarda evrim
adına önemli bir aşama gibi tanıtılan bu deneyin geçerli olmadı-
ğı ve deneyde kullanılan atmosferin gerçek dünya koşullarından
çok farklı olduğu, ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktı. ("New Evi-
dence on Evolution of Early Atmosphere and Life", Bulletin of the
American Meteorological Society, c. 63, Kasım 1982, s. 1328-
1330)
Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kullan-
dığı atmosfer ortamının gerçekçi olmadığını itiraf etti. (Stanley
Miller, Molecular Evolution of Life: Current Status of the Prebi-
otic Synthesis of Small Molecules, 1986, s. 7)
Hayatın kökeni sorununu açıklamak için 20. yüzyıl boyunca
yürütülen tüm evrimci çabalar hep başarısızlıkla sonuçlandı.
San Diego Scripps Enstitüsü'nden ünlü jeokimyacı Jeffrey Bada,
evrimci Earth dergisinde 1998 yılında yayınlanan bir makalede
bu gerçeği şöyle kabul eder: