Page 19 - Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'nin Yanılgıları
P. 19

Harun Yahya



             kullanmamakta, hayat›n kökeni konusunun evrim teorisi için bir bi-
             linmez oldu¤unu kabul etmektedirler. Sadece ilkel dünya atmosferi-
             nin organik bileflikleri parçalayacak olan oksijen gaz›na bol miktarda
             sahip oldu¤unun anlafl›lmas› (yani kimya diliyle "indirgeyici" olma-
             d›¤›n›n belirlenmesi) bile, yaflam›n kökeni ile ilgili "kimyasal evrim"

             teorilerini ç›kmaza sokmufltur. Örne¤in Biogenesis: Theories of Life's
             Origin adl› kitab›n (1999) yazar› olan evrimci Noam Lahav flöyle der:
                 ‹ndirgeyici (oksijen içermeyen) bir atmosfere iliflkin varsay›ma kar-
                 fl› gelmekle, biyolojik aç›dan önemli organik bileflenler aç›s›ndan
                 zengin "pre-biyotik çorban›n" varl›¤›na da karfl› ç›km›fl oluyoruz.
                 Dahas› flimdiye kadar pre-biyotik çorban›n varl›¤›na iliflkin hiçbir
                 jeokimyasal delil yay›nlanmam›flt›r. Gerçekten de çok say›da bilim
                 adam›, var olsa bile, organik yap›tafllar› toplam›n›n, prebiyotik ev-
                 rim için anlaml› olabilmesi için çok küçük oldu¤unu kaydederek,
                 pre-biyotik çorba kavram›na karfl› ç›kmaktad›rlar. 1
                 Yani:
                 1) Hem ilkel atmosferdeki yüksek oksijen, "yaflam›n temel yap›-
             tafllar›n›n" oluflmas›na engeldir.

                 2) Hem de bunlar›n olufltu¤u varsay›lsa bile, bu "yap›tafllar›n›n"
             kimyasal reaksiyonlarla ya da tesadüfle proteinleri, RNA veya
             DNA'y› oluflturmas› mümkün de¤ildir. Çünkü proteinler, RNA veya
             DNA, son derece yo¤un bir bilgi içermektedir ve bu bilginin rastge-
             le oluflmas› istatistiksel olarak imkans›zd›r.
                 Dikkat edilirse UBA yazarlar›, her iki gerçe¤i göz ard› etmifller,
             özellikle de ikinci gerçe¤i, çok kendini ele veren bir üslupla savufltur-

             maya çal›flm›fllard›r: "Yaflam›n yap›tafllar›" ifadesini duyan pek çok
             insan, "bu yap›tafllar› oldu¤u durumda, demek ki yaflam da kendili-
             ¤inden do¤abiliyor" diye düflünebilir. (UBA yazarlar› da bunu dü-
             flündürtmek istemifllerdir.) Oysa bu bir aldan›fl ve (UBA aç›s›ndan)
             aldatmacad›r; çünkü sözü edilen "yap›tafllar›" amino asitler veya
             nükleik asitler gibi basit organik bilefliklerdir ve bunlar›n proteinler,



                                             17
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24