Page 142 - Risale-i Nur - Şualar
P. 142

144                                                                                                                                  ŞUÂLAR


                                    ِ ِ
                                                       ِ
                             ِ
                     ِ ِ
         ِ ٌ ة ٌ  ٌ قيقح ٌةَطاحاٌةمَظعٌةداهبٌِهفراصمٌوٌهتادراوٌوٌهتٰلا ِ ِ  ٌ متشمٌوٌ ِ ِ  َ  َ َ  ٌ
                                             ِ ِ ِ
                                  ِ
                                      ِ
                ِ ۪
                                                                   ٌ هتنَكسٌو
          َ
                        َ َ َ َ َ
                    َ
              َ
                                                            َ ْ ه َ
                                                َ َ َ
                                        َ َ َ
                                                      ِ
         ِ
                           ِ ِ
                                                                     ِ
                                               ِ ِ ِ
                                      ۪
              ِ
        ٌةداهبٌِوٌِمٰلاَكلاٌِمْلعٌءَٓ امَلع  ٌ عي ٌ ِ  ٌ مج ٌ ٌ عام ٌ جابٌناَكملْاٌوٌ ٌ ِيرغَّتلا  ٌ و ٌ َ  ٌثود ٌ حْلا
                      ْ
                                                                         ه ه
                                                             ُّ َ
                                             ْ َ
                                                     ْ
                                                          َ
                                         ِ َ
          َ ٰ َ َ
                               َ ه
                                                 ِ ِ
                                    ِ
                    ۪ ِ
                             ِ ِ
                                                         ِ ِ
          ِ ِ
                                             ِ
                                         ِ ِ
                                                                           ۪
                                                                   ۪ ِ
        ٌوٌهفورحٌدي ٌ دجت َ  ٌ ٌ وٌِماَظتنل ٌ ْاٌوٌةمْك ٌ حْلابٌهت ٌ ٰلامتشمٌوٌهتروصٌلي ٌ دبت ٌ ِ ٌ ةقيقح
                                                                        َ َ
                                                   َ ْ ه َ
                                                           َ
                                   َ َ
         َ
                              ْ
                                                                           َ
              ه ه
                        َ ْ
                                                                    ْ
                                                              ه
                                                                    ِ
                                                                        ِ
                                                                ِ ِ ِ
                                              ِ
                                                       ۪
             ِ
                            ِ ۪
                                 ٌ اٌةم
                      َ
                                                                       ٰ
               ه ٰ
                                             َ َ
                                       َ َ
                                                          َ
           َ  ٌ ٌو  ٌ نواعَّتلا ٌ ِ ٌ ةقيقح ٌةَطاح ِ ِ  ٌ َظع ٌ ِ ٌ ةداه ٌ بٌِو  ٌ نا ٌ ِ  ٌ زي ٌ مْلا ٌوٌِماَظنلابٌهتاملَك
                          َ
                                َ
                                          َ َ
                                                    َ
                                                                ِّ
           ِ ِ ٌ هتادوجوم  ٌ ۪ فِ ٌ  ٌةَظفاحمْلاٌو ٌةنزاومْلاٌٌوٌِلخادَّتلاٌوٌدناسَّتلاٌوٌبواجَّتلا
                      ِ
                                                        ِ
                                  ِ
                                                                   ِ
                                               ه ٰ
             َ ه ْ َ
                                                                     ه ٰ
                                                                 َ
                                           َ
                                َ
                         َ ٰ ه
                                   َ َ ٰ ه
                                                      َ ه ٰ
                                  ٌ نايعْلاٌوٌةدهاش ٌ مْل  ِ  ٌ اب
                                          ِ
                                 ِ
                                        َ َ َ ٰ
                                   َ َ
                                                ه
          denilmiştir.

              Sonra,  dünyaya  gelen  ve  dünyanın  Yaratanını  arayan  ve  onsekiz
          adet mertebelerden çıkan ve Arş-ı Hakikate  yetişen bir Mi'rac-ı Îmanî
          ile  gâibane  Mârifetten  Hâzırane  ve  Muhatabâne  bir  makama  terakki
          eden  meraklı  ve müştak yolcu adam kendi Ruhuna dedi ki: Fatiha-i Şe-
                                ِ
          rifede, başından tâ  ٌ َ كايا Kelimesine kadar gâibane Medh ü Sena ile bir
                            ٌ
                               َّ
                           ِ
          Huzur  gelip   ٌ َكايا  Hitabına  çıkılması gibi, biz dahi doğrudan doğruya
                       ٌ
                          َّ
          gâibane aramayı bırakıp, aradığımızı aradığımızdan sormalıyız; herşey'i
          gösteren  güneşi,  güneşten  sormak  gerektir.  Evet,  herşey'i  gösteren,
          kendini  herşeyden  ziyade  gösterir.  Öyle  ise,  şemsin  şuaatı  ile  onu
          görmek  ve  tanımak  gibi,  Hâlikımızın  Esmâ-i  Hüsnâsiyle  ve  Sıfât-ı
          Kudsiyesiyle O'nu, kabiliyetimizin nisbetinde tanımaya çalışabiliriz.

              Bu  maksadın  hadsiz  yollarından  iki  yolu  ve  o  iki  yolun  hadsiz
          mertebelerinden  iki  mertebeyi  ve  o  iki  mertebenin  pek  çok
          Hakikatlarından ve pek çok uzun tafsilâtından yalnız iki Hakikatı icmâl
          ve ihtisar ile bu Risalede beyan edeceğiz.


              Birinci  Hakikat:  Bilmüşahede  gözümüzle  görünen  ve  muhit  ve
          daimî ve muntazam ve dehşetli ve semavî ve arzî olan bütün mevcudatı
          çeviren  ve  Tebdil  ve  Tecdid  eden  ve  Kâinatı  kaplıyan  Faaliyet-i
          Müstevliye   Hakikatı    görünmesi    ve    o   her   cihetle   hikmetmedar
   137   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147