Page 145 - Risale-i Nur - Şualar
P. 145

7.  ŞUÂ  - ÂYET-ÜL - KÜBRÂ                                                                                               147


           işitmek  dirilik  emâresi;  görmek  dirilere  mahsus;  irade  Hayat  ile
           olabilir. İhtiyarî  iktidar,  Zîhayatlarda bulunur; tekellüm ise bilen
           dirilerin işidir.

               İşte, bu noktalardan anlaşılır ki; Hayat Sıfatının  yedi def'a Kâinat
           kadar  delilleri  ve  kendi  Vücudunu  ve  mevsufun  Vücudunu  bildiren
           Bürhanları vardır ki; bütün Sıfatların Esası ve Menbaı ve İsm-i Âzamın
           Masdarı ve Medarı olmuştur. Risale-i Nur, bu birinci Hakikatı kuvvetli
           Bürhanlar  ile  isbat  ve  bir  derece  izah  ettiğinden;  bu  denizden,  bu
           mezkûr katre ile şimdilik iktifa ediyoruz...

               İ k i n c i    H a  k  i k  a t  : Sıfat-ı  Kelâmdan  gelen Tekellüm-ü

                                    ِ
                            ِ ِ
                        ِ
                   ب
           İlâhîdir.  ٌرٌتاملَكلٌادادمٌر ٌ حبْلاٌناَكٌوَل  Âyetinin Sırrıyle: Kelâm-ı
                   ٌ ۪
                     َ ِّ  َ     ً  َ   ْ َ ه  َ  ْ
           İlâhî  nihayetsizdir.  Bir  Zâtın  Vücudunu  bildiren  en  zâhir  alâmet,
           konuşmasıdır.  Demek  bu  Hakikat,  nihayetsiz  bir  surette  Mütekellim-i
           Ezelînin  Mevcudiyetine  ve  Vahdetine  şehadet  eder.  Bu  Hakikatın  iki
           kuvvetli şehadeti, bu Risalenin ondördüncü ve onbeşinci mertebelerinde
           beyan edilen Vahiyler ve İlhamlar cihetiyle ve geniş bir şehadeti dahi,
           onuncu  mertebesinde  işaret  edilen  Kütüb-ü  Mukaddese-i  Semâviye
           cihetiyle  ve  çok  parlak  ve  câmi  bir  diğer  şehadeti  dahi  onyedinci
           mertebesinde Kur'ân-ı  Mu'cizül-Beyan cihetiyle geldiğinden, bu Haki-
           katın  beyan  ve  şehadetini  o  mertebelere  havale  edip;  o  Hakikatı,
           mu'cizane  ilân  eden  ve  şehadetini  sair  Hakikatların  şehadetleriyle
           beraber ifade eden :

                 ٌ طسقْلابٌامئَٓاقٌِمْلعْلاٌوهلواو ٌ ٌ ةَكئٰلمْلا ٌ ٌ وٌوهٌَّلاٌهٰل ِ َٓ  ٌهنَاٌ ٌ للّاٌدهش
                                                        ِ
                                            ِ َٓ
                          ِ
                                ِ
                ِ
                    ِ ِ
                                                                         ِ
                                                            ٌ اٌَل
                  ْ      ً  َ          َ  ه ه  َ  َ َ ه   َ     ه َّ  ه ٰ َ َ
                                     ٌ ميكحْلا ٌزي ٌ ۪زعْلا ٌوهٌ ٌ َّلا  َ ٌ هٰل ٌ  ِ َٓ  ٌ
                                                    ِ
                                   ۪
                                                       ٌ اٌَل
                                               َ ه
                                            َ ه
                                     َ
                                 ه
           Âyet-i  Muazzamanın  Envarı  ve  Esrarı,  bizim  bu  yolcuya  kâfi  ve  vâfi
           gelmiş ki, daha ileri gidememiş. İşte bu yolcunun, bu Makam-ı Kudsî-
           den  aldığı  Dersin  kısa  bir  meâline  bir  işaret  olarak,  Birinci  Makamın
           ondokuzuncu mertebesinde

                                                                     ِ
                                               ِ
                                          ِ
                                                         ِ
               ٌ ن۪سح ٌ ْلاٌء ٌ َٓ امسَل ٌ ْاٌهَلٌدحَلْاٌدحا ٰ  ٌ ٌ َا ٌ ْل ٌ و  ٌ دوجوْلاٌبجاوْلا ٌ ٌللّاٌَّلاٌهٰلا َٓ ِ  ٌ َل ٌ
                                                                       َ
                                                                ه ٰ
                                        ه
                                                            َ
                               ه ه َ
                ٰ ه
                                                  ه ه
                  ْ
                         َ ه
                                                       ه
                           ْ
   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149   150