Page 472 - Risale-i Nur - Şualar
P. 472

474                                                                                                                                    ŞUÂLAR


          Şeyhlik,  büyüklük,  hânedan,  aşîret  sahibi,  nüfuzlu,  etbâı  çok,  hemşehri-
          leriyle görüşmek, dünya ahvaliyle alâkadar olmak, hattâ siyasete girmek,
          hattâ  muhalif  olmak  gibi  bende  bulunmayan  Emirleri  tahayyül  ederek
          evhâma düşmüşler. Hattâ hapiste ve hariçteki, yâni kendilerince kabil-i afv
          olmayanların dahi aflarını müzakere ettikleri sırada, beni âdeta herşeyden
          men'ettiler. Fenâ ve fâni bir adamın, güzel ve bâki şöyle bir sözü var:

                 Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası varsa;
                      Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.

          Ben de derim:

                 Ehl-i dünyanın hükmü var, şevketi var, kuvveti varsa;
                      Kur'anın Feyziyle, Hâdiminde de:

                 Şaşırmaz İlmi, susmaz Sözü vardır;
                      Yanılmaz Kalbi, sönmez Nûru vardır.

                 Çok dostlarla beraber bana nezaret eden bir kumandan, mükerreren
          suâl ettiler: Neden vesika için müracaat etmiyorsun? İstida vermiyorsun?

              E l c e v a p : Beş-altı sebeb için müracaat etmiyorum ve edemiyorum:

              B  i  r  i  n  c  i  s  i  :  Ben  ehl-i  dünyanın  dünyasına  karışmadım  ki
          onların  mahkûmu  olayım;  onlara  müracaat  edeyim.  Ben,  Kader-i
          İlâhinin mahkûmuyum ve ona karşı kusurum var, ona müracaat edi-
          yorum.

              İ  k  i  n  c  i  s  i  :  Bu  dünya  çabuk  tebeddül  eder  bir  misafirhane
          olduğunu yakînen Îman edib bildim. Onun için, hakikî vatan değil, her
          yer birdir. Mâdem vatanımda bâkî kalmayacağım; beyhude ona karşı
          çabalamak, oraya gitmek bir şey'e yaramıyor. Mâdem her yer misafir-
          hanedir; eğer Misafirhane  Sahibinin  Rahmeti  yâr  ise,  herkes  yârdır,
          her yer yarar. Eğer yâr değilse, her yer Kalbe bârdır ve herkes düş-
          mandır.

              Ü  ç  ü  n  c  ü  s  ü  :  Müracaat,  kanun  dairesinde  olur.  Halbuki  bu  altı
          senedir bana karşı muamele, keyfî ve fevkalkanundur. Menfîler kanunuyla
          bana muamele edilmedi. Hukuk-u medeniyetten ve belki hukuk-u dünye-
          viyeden  ıskat  edilmiş  bir  tarzda  bana  baktılar.  Bu  fevkalkanun  muamele
          edenlere, kanun nâmına müracaat mânasız olur.
   467   468   469   470   471   472   473   474   475   476   477