Page 548 - Risale-i Nur - Şualar
P. 548

550                                                                                                                                    ŞUÂLAR


          Kendi  istidadları  nisbetinde  gördükleri  istifadeler  karşısında  Ona  bir  kat
          daha sarılıyorlar. Liseliler, üniversiteliler, profesörler, doçentler, feylesoflar
          okuyorlar.  Bu  münevver  sınıflar  fevkalâde  istifade  ettikleri  gibi;  Risale-i
          Nur'un  Hârikulâdeliğini  ve  Te’lif  san'atındaki  üstünlüğünü  tasdik  edib
          hayretler içerisinde bütün Külliyatı okumak iştiyakına sahib oluyorlar.

              Bediüzzaman'ı ve Risale-i Nur'u her yeni tanıyan müdrik ve takdirkâr
          kimseler,  daha  evvel  tanımadıklarına  binler  teessüf  edib,  kaybettikleri
          zamanları telafi edebilmek için müsaid vakitlerini boşa sarfetmeyerek, beş
          dakikalık bir zamana dahi ehemmiyet verip, geceli gündüzlü Risale-i Nur'a
          çalışmağa başlıyorlar. Bu rağbet ve şiddetli alâka hiçbir psikolog, sosyolog
          ve  feylesofun  eserinde  görülmemiştir.  Onlardan  ancak  tahsilli  kimseler
          istifade  edebilmişlerdir.  Bir  ortaokul  çocuğu  veya  okumasını  bilen  bir
          kadın, büyük bir feylesofun eserini okuduğu zaman istifade edememiştir.
          Fakat Risale-i Nur'dan herkes derecesine göre istifade etmektedir. Bunun
          için, sizlerin Bediüzzaman ve Risale-i Nur Şakirdlerine vereceğiniz beraet
          kararını bütün bir millet bekleşiyor. Eğer Said Nursî, Talebelerine musibet
          zamanında  Sabır ve Tahammül ve İtidal telkin etmemiş olsa idi; gönüllü
          alay kumandanı olarak harbe iştirak ettiği zaman topladığı Talebeleri gibi
          hürmetkâr olan binler Risale-i Nur Şakirdleri, Afyon tepelerine kuracakları
          çadırlar  içerisinde,  Afyon  Ağır  Ceza  Mahkemesinin  beraet  kararını
          bekleyeceklerdi.

              Said  Nursî  ve  Risale-i  Nur  Şakirdlerinin  çalışmalarını,  kanun  çerçe-
          vesine  alınıp  gizli  cem'iyet  olduğu  isbat  edilemiyor.  Neden  isbat  edile-
          miyor? Acaba  vukuflu  bir  adliyeci  olmakla  baş  müddeiumumîliğe  kadar
          yükselen  bir  şahıs,  bu  isbatı  Kanunla  yapmaktan  âciz  midir?  Hâyır,
          kat'iyyen âciz değildir. Ortada gizli bir cem'iyet diyecek bir teşkilat yoktur.
          Ve onun için cem'iyetçilik isbat edilemiyor.

              Savcının evvelen "Nur Talebeleri bir cem'iyet değildir" diye kanun
          dairesindeki tam görüş ve isabetle verdiği hükmü, biraz sonra her nedense
          "cem'iyettir" diye iddia etmesi bir tenakuzdur. Elbette hükümsüzdür. Heyet-
          i  Hâkimenin  gayet  açık  olan  bu  Hakikatı  idrak  ederek  "Gizli  cem'iyet
          yoktur" diye karar vereceğinden emin bulunmaktayız.

              Sayın Hâkimler! Teessür ve ızdırab karşısında Kalbden bir parça
   543   544   545   546   547   548   549   550   551   552   553