Page 665 - Risale-i Nur - Şualar
P. 665
15. ŞUÂ - EL - HÜCCETÜZZEHRA 667
felsefede cevher-i ferd namını alan bir zerrede, ondan daha küçücük olan
madde-i esîriye zerreleriyle bir Kur'an-ı Azîmüşşan yazılsa ve Semavat
sahifelerinde dahi yıldızlar ve güneşlerle diğer bir Kur'an-ı Kebir yazılsa,
ikisi müvazene edilse; elbette cevher-i ferd zerresinden yazılan hurdebînî
Kur'an, gökler yüzlerini yaldızlayan Kur'an-ı Azîm ve Kebir'den acaibce ve
san'atın İ’cazında geri değil, belki bir cihette ileri olduğu gibi; aynen öyle
de: Hâlık-ı Kâinat'ın Kudretine nisbeten masnuiyetindeki garabet ve cezalet
noktasında zühre çiçeği, Zühre yıldızından geri değil ve karınca, filden
aşağı olmaz ve mikrop, gergedandan Hilkatça daha acib ve arı sineği,
hurma ağacından fıtrat-ı acibesiyle daha ileridir. Demek bir arıyı yaratan,
bütün hayvanları yaratabilir. Bir nefsi dirilten, Haşirde bütün İnsanları İhya
edib Haşir meydanında toplayabilir ve toplayacak. Hiçbir şey Ona ağır
gelmez ki; gözümüz önünde gayet çabuk ve kolaylıkla her baharda Haşrin
yüzbin nümunelerini yaratıyor.
Son Cümle-i Arabiyenin gayet kısacık meali şudur: Yani; ehl-i dalalet,
mezkûr basamakların sarsılmaz Hakikatlarını bilmediklerinden ve gayet
çabuk ve gayet kolaylıkla birden mahlukat Vücuda geldiklerinden, teşkili
ve bir Sâniin hadsiz Kudretiyle İcadı, teşekkül ve kendi kendilerine vücud
bulmak tevehhüm edib; hiçbir zihin, hattâ vehim dahi kabul etmediği ve
her cihetle muhal ve imkânsız hurafelerin kapısını kendilerine açmışlar.
Meselâ; o halde Zîhayatın herbir zerresine hadsiz bir Kudret, bir İlim,
herşeyi görecek bir göz ve her san'atı yapabilecek bir İktidar vermek lâzım
gelir. Birtek İlahı kabul etmemekle, zerreler adedince ilaheleri mezheb-
lerince kabul etmeğe mecbur olarak Cehennem'in esfel-i safilînine girmeğe
müstehak düşerler.
Amma Ehl-i Hidayet ise, geçen basamaklardaki kuvvetli Hakikatlar ve
sarsılmaz Hüccetler, selim Kalblerine ve müstakim Akıllarına gayet kat'î
kanaat ve kuvvetli İman ve Aynelyakîn bir tasdik vermiş ki, şübhesiz ve
vesvesesiz itminan-ı kalb ile itikad ederler ki; yıldızlar, zerreler, en küçük,
en büyük ; Kudret - i İlahîye nisbeten farkları yoktur ki ,
gözümüz önünde bu acaibler oluyor. Ve herbir acibe - i san'at
ِ
ِ
ةدحاو سفنَك َّلا مُكثعب َلو مُكقْلخ ام Âyetinin Davasını tasdik ve
ْ ُ َ
َ
ْ َ
َ
ْ ُ ْ َ
َ
َ
Hükmü Ayn-ı Hak ve Hakikat olduğuna şehadet