Page 169 - Molekül Mucizesi
P. 169

ADNAN OKTAR

                 Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahiptir.
             Bu molekül üzerinde oluflan herhangi rastgele bir etki ancak zarar verir.
             Amerikal› genetikçi B. G. Ranganathan bunu flöyle aç›klar:
                 Mutasyonlar küçük, rastgele ve zararl›d›rlar. Çok ender olarak meydana ge-
                 lirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutasyonlar›n evrimsel
                 bir geliflme meydana getiremeyece¤ini gösterir. Zaten yüksek derecede özellefl-
                 mifl bir organizmada meydana gelebilecek rastlant›sal bir de¤iflim, ya etkisiz
                 olacakt›r ya da zararl›. Bir kol saatinde meydana gelecek rastgele bir de¤iflim
                 kol saatini gelifltirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi
                 ihtimalle etkisiz olacakt›r. Bir deprem bir flehri gelifltirmez, ona y›k›m getirir. 70

                 Nitekim bugüne kadar hiçbir yararl›, yani genetik bilgiyi gelifltiren
             mutasyon örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutasyonlar›n zararl› oldu¤u gö-
             rüldü. Anlafl›ld› ki, evrim teorisinin "evrim mekanizmas›" olarak gösterdi-
             ¤i mutasyonlar, gerçekte canl›lar› sadece tahrip eden, sakat b›rakan gene-
             tik olaylard›r. (‹nsanlarda mutasyonun en s›k görülen etkisi de kanserdir.)
             Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim mekanizmas›" olamaz. Do¤al
             seleksiyon ise, Darwin'in de kabul etti¤i gibi, "tek bafl›na hiçbir fley yapa-
             maz." Bu gerçek bizlere do¤ada hiçbir "evrim mekanizmas›" olmad›¤›n›
             göstermektedir. Evrim mekanizmas› olmad›¤›na göre de, evrim denen ha-
             yali süreç yaflanm›fl olamaz.

                 Fosil Kayıtları: Ara Formlardan Eser Yok

                 Evrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmam›fl oldu¤unun
             en aç›k göstergesi ise fosil kay›tlar›d›r.
                 Evrim teorisine göre bütün canl›lar birbirlerinden türemifllerdir.
             Önceden var olan bir canl› türü, zamanla bir di¤erine dönüflmüfl ve bü-
             tün türler bu flekilde ortaya ç›km›fllard›r. Teoriye göre bu dönüflüm yüz
             milyonlarca y›l süren uzun bir zaman dilimini kapsam›fl ve kademe ka-
             deme ilerlemifltir.
                 Bu durumda, iddia edilen uzun dönüflüm süreci içinde say›s›z "ara
             türler"in oluflmufl ve yaflam›fl olmalar› gerekir.
                 Örne¤in geçmiflte, bal›k özelliklerini tafl›malar›na ra¤men, bir yan-
             dan da baz› sürüngen özellikleri kazanm›fl olan yar› bal›k-yar› sürüngen




                                             167
   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174