Page 164 - Kehf Suresinden Günümüze İşaretler
P. 164

ADNAN       OKTAR: “Musa
                                                      ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd)
                                                      olarak sana öğretilenden bana
                                                      öğretmen için sana tabi olabilir
                                                      miyim?” (Kehf Suresi, 66) “Dedi
                                                      ki: "Gerçekten sen, benimle bir-
                                                      likte olma sabrını göstermeye güç

                                                      yetiremezsin.” (Kehf Suresi, 67)
                                                      Bunu söylediği kim? Ulu’l-azm bir
                                                      peygambere söylüyor. Balık şeklinde
          Kehf Suresi'nden Günümüze İşaretler
                                                      geliyor. İnsan şekli alıyor, sonra da
                                                      böyle konuşuyor. Ama geldiklerinde
                                                      tabii onu balık olarak görmüyorlar.
                                                      İnsan olarak görüyorlar. Ama Musa
                                                      (as) daha önce de bilgili, “Biz zaten

              bu işareti bekliyorduk” diyor. “Bizim beklediğimiz de buydu” diyor. “(Böyley-
              ken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?”
              (Kehf Suresi, 68) Yani insanlarda bu vardır hep, anlamaz, itiraz eder. “(Musa:)
              "İnşaAllah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın.” Bak, “inşaAllah” diyor.
              “Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi.” (Kehf Suresi, 69) İstisnasız.
              “Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru
          K   sorma” ama hiçbir şey hakkında, “Ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye
              kadar.” (Kehf Suresi, 70)“ Sormayacaksın diyor.  “Böylece ikisi yola
              koyuldu.” Genci bırakıyorlar. Onu İstanbul’da bırakmışlar anladığım

              kadarıyla. Vahiyle hareket ediyor.  “Böylece ikisi yola koyuldu. Nite-
              kim bir gemiye binince, o” -Hızır- “bunu (gemiyi) deliverdi.” Yaralı-
                 yor, kırıyor tahtalarını, deliyor.  “(Musa) Dedi ki: "İçindekileri
                    batırmak için mi onu deldin?” Daha ilk aşamada. “Andolsun,
                     sen şaşırtıcı bir iş yaptın.” (Kehf Suresi, 71)









                                               162
   159   160   161   162   163   164   165   166   167   168   169