Page 134 - Örümcekteki Mucize
P. 134
132 ÖRÜMCEKTEK‹ MUC‹ZE
Miller, ilkel dünya atmosferinde oldu¤unu id-
dia etti¤i gazları bir deney düzene¤inde bir-
lefltirerek ve bu karıflıma enerji ekleyerek, pro-
teinlerin yapısında kullanılan birkaç organik
molekül (aminoasit) sentezledi.
O yıllarda evrim adına önemli bir aflama
gibi tanıtılan bu deneyin geçerli olmadı¤ı ve
deneyde kullanılan atmosferin gerçek dünya
koflullarından çok farklı oldu¤u, ilerleyen yıl-
larda ortaya çıkacaktı. 32
Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in En son evrimci kaynaklar›n
kendisi de kullandı¤ı atmosfer ortamının ger- da kabul etti¤i gibi, hayat›n
kökeni, hala evrim teorisi
33
çekçi olmadı¤ını itiraf etti.
için büyük bir açmazd›r.
Hayatın kökeni sorununu açıklamak için
20. yüzyıl boyunca yürütülen tüm evrimci ça-
balar hep baflarısızlıkla sonuçlandı. San Diego Scripps Enstitüsü'nden
ünlü jeokimyacı Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde 1998 yılında ya-
yınlanan bir makalede bu gerçe¤i flöyle kabul eder:
Bugün, 20. yüzyılı geride bırakırken, hala, 20. yüzyıla girdi¤imizde sahip
oldu¤umuz en büyük çözülmemifl problemle karflı karflıyayız: Hayat yer-
yüzünde nasıl baflladı? 34
Hayatın Kompleks Yapısı
Evrim teorisinin hayatın kökeni konusunda bu denli büyük bir aç-
maza girmesinin bafllıca nedeni, en basit sanılan canlı yapıların bile ina-
nılmaz derecede karmaflık yapılara sahip olmasıdır. Canlı hücresi, insa-
no¤lunun yaptı¤ı bütün teknolojik ürünlerden daha karmaflıktır. Öyle
ki bugün dünyanın en geliflmifl laboratuvarlarında bile cansız maddeler
biraraya getirilerek canlı bir hücre üretilememektedir.
Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla rastlantılarla
açıklanamayacak kadar fazladır. Hücrenin en temel yapı taflı olan pro-
teinlerin rastlantısal olarak sentezlenme ihtimali; 500 aminoasitlik orta-