Page 127 - Şeytanın Sinsi Bir Oyunu İnsanlara Tapınma Dini
P. 127

Adnan Oktar (Harun Yahya)


             100 yıldır binlerce mühendis bu netliğe ulaşmaya çalışmaktadır. Bunun için
             fabrikalar, dev tesisler kurulmakta, araştırmalar yapılmakta, planlar ve tasa-
             rımlar geliştirilmektedir. Yine bir TV ekranına bakın, bir de şu anda elinizde
             tuttuğunuz bu kitaba. Arada büyük bir netlik ve kalite farkı olduğunu göre-
             ceksiniz. Üstelik, TV ekranı size iki boyutlu bir görüntü gösterir, oysa siz üç
             boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz.
                Uzun yıllardır on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gözün görme
             kalitesine ulaşmaya çalışmaktadırlar. Evet, üç boyutlu bir televizyon sistemi
             yapabildiler ama onu da gözlük takmadan üç boyutlu görmek mümkün değil,
             kaldı ki bu suni bir üç boyuttur. Arka taraf daha bulanık, ön taraf ise kağıttan
             dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördüğü kadar net ve kaliteli bir görüntü
             oluşmaz. Kamerada da, televizyonda da mutlaka görüntü kaybı meydana gelir.
                İşte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluşturan mekanizmanın te-
             sadüfen oluştuğunu iddia etmektedirler. Şimdi biri size, odanızda duran tel-
             evizyon tesadüfler sonucunda oluştu, atomlar biraraya geldi ve bu görüntü
             oluşturan aleti meydana getirdi dese ne düşünürsünüz? Binlerce kişinin bi-
             raraya gelip yapamadığını şuursuz atomlar nasıl yapsın?
                Gözün gördüğünden daha ilkel olan bir görüntüyü oluşturan alet tesadü-
             fen oluşamıyorsa, gözün ve gözün gördüğü görüntünün de tesadüfen oluşa-
             mayacağı çok açıktır. Aynı durum kulak için de geçerlidir. Dış kulak,
             çevredeki sesleri kulak kepçesi vasıtasıyla toplayıp orta kulağa iletir; orta kulak
             aldığı ses titreşimlerini güçlendirerek iç kulağa aktarır; iç kulak da bu titre-
             şimleri elektrik sinyallerine dönüştürerek beyne gönderir. Aynen görmede ol-
             duğu gibi duyma işlemi de beyindeki duyma merkezinde gerçekleşir.
                Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ışık gibi sese de ka-
             palıdır, ses geçirmez. Dolayısıyla dışarısı ne kadar gürültülü de olsa beynin
             içi tamamen sessizdir. Buna rağmen en net sesler beyinde algılanır. Ses geçir-
             meyen beyninizde bir orkestranın senfonilerini dinlersiniz, kalabalık bir or-
             tamın tüm gürültüsünü duyarsınız. Ama o anda hassas bir cihazla beyninizin
             içindeki ses düzeyi ölçülse, burada keskin bir sessizliğin hakim olduğu görü-


                                          125
   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131   132