Page 145 - Risale-i Nur - İman ve Küfür Muvazeneleri
P. 145
Yirmialtıncı Söz‘den
Hâtime
[Eski Said'in serkeş, müftehir, mağrur,
ucblu, riyakâr nefsini susturan, teslime mecbur
eden Beş Fıkradır.]
B i r i n c i F ı k r a: Madem eşya var ve san'atlıdır.
Elbette bir ustaları var. Yirmiikinci Söz'de gayet kat'î isbat
edildiği gibi: Eğer herşey birinin olmazsa, o vakit herbir şey,
bütün eşya kadar müşkil ve ağır olur. Eğer herşey birinin olsa,
o zaman bütün eşya, bir şey kadar âsân ve kolay olur. Madem
zemin ve âsumanı birisi yapmış, yaratmış. Elbette o pek
hikmetli ve çok san'atkâr zât, zemin ve âsumanın meyveleri
ve neticeleri ve gayeleri olan zîhayatları başkalara bırakıp işi
bozmayacak. Başka ellere teslim edip bütün hikmetli işlerini
abes etmeyecek, hiçe indirmeyecek, şükür ve İbadetlerini
başkasına vermeyecektir.
İ k i n c i F ı k r a: Sen ey mağrur nefsim! Üzüm
ağacına benzersin. Fahrlenme! Salkımları o ağaç kendi
takmamış, başkası onları ona takmış.
Ü ç ü n c ü F ı k r a: Sen ey riyakâr nefsim! "Dine
Hizmet ettim" diye gururlanma.
ِ
ِ
ِ
۪
ِﺮجافْلا ِلجﺮلاب نيدل ا ا َذه دِيءوﻴَل َ ه لِلّا نا Sırrınca: Müzekkâ
ن َّ
َ
َّ
ٰ
َ
ن َ ن
olmadığın için, belki sen kendini o recül-i fâcir bilmelisin.
Hizmetini, Ubudiyetini; geçen Nimetlerin şükrü ve Vazife-i
Fıtrat ve Fariza-i Hilkat ve Netice-i San'at bil, ucb ve riyadan
kurtul!..