Page 203 - Risale-i Nur - İman ve Küfür Muvazeneleri
P. 203

YİRMİDOKUZUNCU MEKTUB                                                                205

                                                   ِ
                      َ لَ  نﻣﻭ   ايّﺮي  دَﻜي  َ لَ هدي جﺮخَا   ٓاذا    ٍ ضعب قوف اهضعب
                                         َ
                                                  َ ْ
                                  ْ َ
                     ْ  ْ َ َ  َ ٰ َ  ْ  ن َ َ َ       ْ َ َ ْ َ َ ن ْ َ
                                  ِ
                               ٍروﻧ نﻣ    هَل امف اروﻧ هَل  لِلّ  ا     ِلعجي
                                            ً
                                        َ َ
                                                  ن ه
                                    ن
                                              ن ن
                                                        َ ْ َ
                               ن ْ

            Âyeti  tasvir  ettiği  gibi;  bir  zulümat,  bir  vahşet,  bir  dehşet
            karanlığı içinde bana görünüyordu. Birden bir İsm-i İlahînin
            Cilvesi,  bir  Nur-u  Azîm  gibi  görünüp  ışıklandırıyordu…
            Hangi  perde  Akla  karşı  açılmışsa,  hayale  karşı  başka  bir
            Âlem fakat gafletle karanlıklı bir Âlem görünüyorken, güneş
            gibi  bir  İsm-i  İlahî  tecelli  eder,  baştan  başa  o  Âlemi  tenvir
            eder ve hâkeza... Bu Seyr-i Kalbî ve Seyahat-ı Hayaliye çok
            devam etti. Ezcümle:

                   Hayvanat Âlemini gördüğüm vakit, hadsiz ihtiyacat ve
            şiddetli açlıklarıyla beraber za'f ve aczleri, o Âlemi bana çok
            karanlıklı  ve  hazîn  gösterdi.  Birden  Rahman  ismi,  Rezzak
            burcunda (yani manasında) bir şems-i tâban gibi tulû' etti; o
            Âlemi baştan başa Rahmet ziyasıyla yaldızladı.

                   Sonra o Âlem-i hayvanat içinde, etfal ve yavruların za'f
            ve acz ve ihtiyaç içinde çırpındıkları, hazîn ve herkesi rikkate
            getirecek bir karanlık içinde diğer bir Âlemi gördüm. Birden
            Rahîm İsmi şefkat burcunda tulû' etti, o kadar güzel ve şirin
            bir  surette  o  Âlemi  ışıklandırdı  ki;  şekva  ve  rikkat  ve
            hüzünden  gelen  yaş  damlalarını,  ferah  ve  sürura  ve  şükrün
            lezzetinden gelen damlalara çevirdi.

                   Sonra sinema perdesi gibi bir perde daha açıldı, Âlem-i
            İnsanî  bana  göründü.  O  Âlemi  o  kadar  karanlıklı,  o  kadar
            zulümatlı,  dehşetli  gördüm  ki;  dehşetimden  feryad  ettim,
            "Eyvah!"  dedim.  Çünki  gördüm  ki:  İnsanlardaki  Ebede
            uzanıp  giden  arzuları,  emelleri  ve  Kâinatı  ihata  eden
            tasavvurat ve efkârları  ve ebedî Beka ve Saadet-i Ebediyeyi
            ve  Cennet'i  gayet  ciddî  isteyen  himmetleri   ve    istidadları
   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208