Page 204 - Risale-i Nur - İman ve Küfür Muvazeneleri
P. 204

206                                                        ÎMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ


            ve  hadsiz  makasıda  ve  metalibe  müteveccih  fakr  ve
            ihtiyacatları  ve  za'f  ve  acziyle  beraber,  hücuma  maruz
            kaldıkları hadsiz musibet ve a'dâlarıyla beraber; gayet kısa bir
            ömür,  gayet  dağdağalı  bir  hayat,  gayet  perişan  bir  maişet
            içinde,  Kalbe  en  elîm  ve  en  müdhiş  halet  olan  mütemadî
            zeval ve firak belası içinde, ehl-i gaflet için zulümat-ı ebedî
            kapısı  suretinde  görülen  kabre  ve  mezaristana  bakıyorlar,
            birer birer ve taife taife o zulümat  kuyusuna atılıyorlar. İşte
            bu Âlemi bu zulümat içinde gördüğüm anda, Kalb ve Ruh ve
            Aklımla beraber bütün Letaif-i İnsaniyem, belki bütün zerrat-
            ı  vücudum  feryad  ile  ağlamaya  hazır  iken;  birden  Cenab-ı
            Hakk'ın  Âdil  İsmi  Hakîm  burcunda,  Rahman  İsmi  Kerim
            burcunda,  Rahîm  İsmi  Gafur  burcunda  (yani  manasında),
            Bâis İsmi Vâris burcunda, Muhyî İsmi Muhsin burcunda, Rab
            İsmi  Mâlik  burcunda  tulû'  ettiler.  O  Âlem-i  İnsanî  içindeki
            çok  Âlemleri  tenvir  ettiler,  ışıklandırdılar  ve  nuranî  Âhiret
            Âleminden  pencereler  açıp,  o  karanlıklı  insan  dünyasına
            Nurlar serptiler.

                   Sonra  muazzam  bir  perde  daha  açıldı,  Âlem-i  Arz
            göründü.  Felsefenin  karanlıklı  kavanin-i  ilmiyeleri,  hayale
            dehşetli bir Âlem gösterdi. Yetmiş defa top güllesinden daha
            sür'atli  bir  hareketle,  yirmibeşbin  sene  mesafeyi  bir  senede
            devreden ve her vakit dağılmağa ve parçalanmağa müstaid ve
            içi  zelzeleli,  ihtiyar  ve  çok  yaşlı  Küre-i Arz  içinde,  Âlemin
            hadsiz  fezasında  seyahat  eden  bîçare  nev'-i  insan  vaziyeti,
            bana  vahşetli  bir  karanlık  içinde  göründü.  Başım  döndü,
            gözüm karardı.
                   Birden  Hâlık-ı  Arz  ve  Semavat'ın  Kadîr,  Alîm,  Rab,

                                ِ
                                                                  ِ
                       ِ
                                                         ِ
            Allah ve  ضرَلاْا ﻭ     ت اومﺴلا  بر ve   قْلا ﻭ سمَّﺸلا ﺮخﺴﻣ İsim-
                                                ﺮ
                                                 م
                                          ُّ َ
                                                      َ
                                                   َ َ
                             َ
                                                                ن   َ ن
                                                           ْ
                         ْ
                                  َ ٰ َّ
            leri;  Rahmet,  Azamet,  Rububiyet  burcunda  tulû'  ettiler.  O
            Âlemi öyle nurlandırdılar ki; o halette bana Küre-i Arz gayet
   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208   209