Page 14 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 14
16 MUHÂKEMAT
İkinci Mukaddeme
Mazide nazarî olan birşey, müstakbelde bedihî olabilir. Şöyle
tahakkuk etmiştir. Âlemde meyl-ül istikmal vardır. (1) Onun ile
Hilkat-ı Âlem, Kanun-u Tekâmüle tâbidir. İnsan ise; Âlemin semerat
ve eczasından olduğundan, onda dahi meyl-ül istikmalden bir meyl-
üt terakki mevcuddur. Bu meyil ise Telahuk-u Efkârdan istimdad ile
neşv ü nema bulur. Telahuk-u Efkâr ise; Tekemmül-ü Mebadi ile
inbisat eder. Tekemmül-ü Mebadi ise; Fünun-Ekvanın tohumlarını
sulb-ü hilkatten zamanın terbiyegerdesi bir zemine ilka' ile telkîh
eder. O tohumlar ise tedricî tecrübeler ile büyür ve neşv ü nema
bulur.
Buna binaendir: Bu zamanda bedihiye ve ulûm-u âdiye
sırasına girmiş pek çok mesail var; zaman-ı mazide gayet nazarî ve
hafî ve bürhana muhtaç idiler. Zira görüyoruz: Şimdilik coğrafya ve
kozmoğrafya ve kimya ve tatbikat-ı hendesiyeden çok mesail var ki:
Mebadi ve vesaitin tekemmülüyle ve telahuk-u efkârın keşfiyatıyla,
bu zamanın çocuklarına dahi meçhul kalmamışlardır. Belki oyuncak
gibi onlar ile oynuyorlar. Halbuki İbn-i Sina ve emsaline nazarî ve
hafî kalmışlardır. Halbuki Hikmetin bir pederi hükmünde olan İbn-i
Sina, şiddet-i zekâ ve kuvvet-i fikir ve kemal-i hikmet ve vüs'at-i
kariha noktasında bu zamanın yüzlerce hükemasıyla müvazene
------------------
(1): Bizim bir Kürd demiştir:
Her zerrede temayül ayandır tekâmüle
Her soyda füyuz-u hüveyda-nüma ile
Bir Nokta-i Kemale şitab üzre Kâinat,
Ol Noktaya teveccüh ile yükselir Hayat.
Kahriyyat