Page 169 - Gizli Azapların Çözümü
P. 169

Adnan Oktar (Harun Yahya)


             özel lik ler so nu cun da ye ni tür ler or ta ya çı kı yor du. Ör ne ğin La marck'a
             gö re zü ra fa lar cey lan lar dan tü re miş ler di, yük sek ağaç la rın yap rak la -
             rı nı ye mek için ça ba lar ken ne sil den ne si le bo yun la rı uza mış tı.
                Dar win de ben ze ri ör nek ler ver miş, ör ne ğin Tür le rin Kö ke ni ad lı

             ki ta bın da, yi ye cek bul mak için su ya gi ren ba zı ayı la rın za man la ba -
             li na la ra dö nüş tü ğü nü id dia et miş ti. (Charles Darwin, The Origin of
             Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press,
             1964, p. 184.)
                Ama Men del'in keş fet ti ği ve 20. yüz yıl da ge li şen ge ne tik bi li miy le
             ke sin le şen ka lı tım ka nun la rı, ka za nıl mış özel lik le rin son ra ki ne sil -
             le re ak ta rıl ma sı ef sa ne si ni ke sin ola rak yık tı. Böy le ce do ğal se lek si -

             yon "tek ba şı na" ve do la yı sıy la tü müy le et ki siz bir me ka niz ma ola rak
             kal mış olu yor du.


                Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon lar
                Darwinistler ise bu duruma kendilerince bir çözüm bulabilmek
             için 1930'ların sonlarında, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha yay-
             gın ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya attılar. Neo-Darwinizm, doğal
             seleksiyonun yanına "faydalı değişiklik sebebi" olarak mutasyonları,
             yani canlıların genlerinde radyasyon gibi dış etkiler ya da kopyalama

             hataları sonucunda oluşan bozulmaları ekledi. Bugün de hala bilim-
             sel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine rağmen, Darwinistlerin sa-
             vunduğu model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan
             milyonlarca canlı türünün, bu canlıların, kulak, göz, akciğer, kanat
             gibi sayısız kompleks organlarının "mutasyonlara", yani genetik bo-
             zukluklara dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir.
             Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır: Mutas-

             yonlar canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için canlılara zarar


                                          167
   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174