Page 172 - Gizli Azapların Çözümü
P. 172

Gizli Azapların Çözümü


                değiştirdiğinde, yeni türlerin ortaya çıktığını söylerler. Bana da de-
                falarca, rastgele mutasyonların yeni türleri oluşturan evrimsel de-
                ğişikliğe yol açtığı öğretildi. Buna inandım; ta ki delil arayana dek...
                (Lynn Margulis quoted in "Lynn Margulis: Q + A," Discover Ma-

                gazine, Nisan 2011, s. 68)
                Lynn Margulis’in söylediği gibi rastgele mutasyonların yeni türleri
             oluşturan evrimsel değişikliğe yol açtığına dain tek bir delil yoktur.
                Nitekim bugüne kadar hiçbir yararlı, yani genetik bilgiyi geliştiren
             mutasyon örneği gözlemlenmedi. Tüm mutasyonların zararlı olduğu

             görüldü. Anlaşıldı ki, evrim teorisinin "evrim mekanizması" olarak
             gösterdiği mutasyonlar, gerçekte canlıları sadece tahrip eden, sakat
             bırakan genetik olaylardır. (İnsanlarda mutasyonun en sık görülen et-
             kisi de kanserdir.) Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim meka-
             nizması" olamaz. Doğal seleksiyon ise, Darwin'in de kabul ettiği gibi,
             "tek başına hiçbir şey yapamaz." Bu gerçek bizlere doğada hiçbir
             "evrim mekanizması" olmadığını göstermektedir. Evrim mekanizması
             olmadığına göre de, evrim denen hayali süreç yaşanmış olamaz.


                Fo sil Ka yıt la rı: Ara Form lar dan Eser Yok

                Evrim teorisinin iddia ettiği senaryonun yaşanmamış olduğunun
             en açık göstergesi ise fosil kayıtlarıdır.
                Evrim teorisinin bilim dışı iddiasına göre bütün canlılar birbirle-
             rinden türemişlerdir. Önceden var olan bir canlı türü (ki bu türün de
             nasıl ortaya çıktığı konusunda evrimcilerin bir açıklaması yoktur),
             zamanla bir diğerine dönüşmüş ve bütün türler bu şekilde ortaya çık-

             mışlardır. Teoriye göre bu hayali dönüşüm yüz milyonlarca yıl süren
             uzun bir zaman dilimini kapsamış ve kademe kademe ilerlemiştir.
                Bu durumda, iddia edilen uzun dönüşüm süreci içinde sayısız
             "ara türler"in oluşmuş ve yaşamış olmaları gerekir.
                                          170
   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177