Page 159 - Müslümanca Konuşmak
P. 159

Harun Yahya (Adnan Oktar)               157

            ra ki ne sil le re ak ta rıl ma sı ef sa ne si ni ke sin ola rak yık tı. Böy le ce
            do ğal se lek si yon "tek ba şı na" ve do la yı sıy la tü müy le et ki siz bir
            me ka niz ma ola rak kal mış olu yor du.


               Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon lar

              Dar wi nist ler ise bu du ru ma bir çö züm bu la bil mek için
            1930'la rın son la rın da, "Mo dern Sen te tik Te ori"yi ya da da ha
            yay gın is miy le neo-Dar wi nizm'i or ta ya at tı lar. Neo-Dar wi -
            nizm, do ğal se lek si yo nun ya nı na "fay da lı de ği şik lik se be bi" ola -
            rak mu tas yon la rı, ya ni can  lı la rın gen le rin de rad yas yon gi bi dış
            et ki ler ya da kop ya la ma ha ta la rı so nu cun da olu şan bo zul ma la -
            rı ek le di.
              Bugün de hala bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine
            rağmen, Darwinistlerin savunduğu model neo-Darwinizm'dir.
            Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canlı türünün, bu can-
            lıların, kulak, göz, akciğer, kanat gibi sayısız kompleks organla-
            rının "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara dayalı bir
            süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir. Ama teoriyi
            çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır: Mutasyonlar
            canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için canlılara zarar
            verirler.

              Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene
            sahiptir. Bu molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki
            ancak zarar verir. Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu
            şöyle açıklar:
              Mu tas yon lar kü çük, ras ge le ve za rar lı dır lar. Çok en der ola rak
              mey da na ge lir ler ve en iyi ih ti mal le et ki siz dir ler. Bu üç özel lik,
              mu tas yon la rın ev rim sel bir ge liş me mey da na ge ti re me ye ce ği ni
   154   155   156   157   158   159   160   161   162   163   164