Page 120 - Altın Çağ
P. 120

ALTINÇAĞ




                         Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yükselseler de,
                         mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz" diye-
                         ceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)

                         Bu kadar geniş bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olması, insanların ger-
                     çeklerden bu kadar uzak tutulmaları ve 150 yıldır bu büyünün bozulmaması ise,
                     kelimelerle anlatılamayacak kadar hayret verici bir durumdur. Çünkü, bir veya bir-
                     kaç insanın imkansız senaryolara, saçmalık ve mantıksızlıklarla dolu iddialara inan-
                     maları anlaşılabilir. Ancak dünyanın dört bir yanındaki insanların, şuursuz ve can-

                     sız atomların ani bir kararla biraraya gelip; olağanüstü bir organizasyon, disiplin,
                     akıl ve şuur gösterip kusursuz bir sistemle işleyen evreni, canlılık için uygun olan
                     her türlü özelliğe sahip olan Dünya gezegenini ve sayısız kompleks sistemle dona-
                     tılmış canlıları meydana getirdiğine inanmasının, "büyü"den başka bir açıklaması
                     yoktur.
                         Nitekim, Allah Kuran'da, inkarcı felsefenin savunucusu olan bazı kimselerin,
                     yaptıkları büyülerle insanları etkilediklerini Hz. Musa (as) ve Firavun arasında
                     geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa (as), Firavun'a hak dini anlattı-
                     ğında, Firavun Hz. Musa (as)'a, kendi "bilgin büyücüleri" ile insanların toplandığı

                     bir yerde karşılaşmasını söyler. Hz. Musa (as), büyücülerle karşılaştığında, büyücü-
                     lere önce onların marifetlerini sergilemelerini emreder. Bu olayın anlatıldığı bir ayet
                     şöyledir:
                         (Musa:) "Siz atın" dedi. (Asalarını) atıverince, insanların gözlerini büyüleyi-
                         verdiler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmiş oldular.
                         (Araf Suresi, 116)

                         Görüldüğü gibi Firavun'un büyücüleri yaptıkları "aldatmacalar"la  -Hz. Musa
                     (as) ve ona inananlar dışında- insanların hepsini büyüleyebilmişlerdir. Ancak, onla-
                     rın attıklarına karşılık Hz. Musa (as)'ın ortaya koyduğu delil, onların bu büyüsünü,
                     ayette bildirildiği gibi  "uydurduklarını yutmuş" yani etkisiz kılmıştır:
                         Biz de Musa'ya: "Asanı fırlatıver" diye vahyettik. (O da fırlatıverince) bir de
                         baktılar ki, o bütün uydurduklarını derleyip-toparlayıp yutuyor. Böylece hak
                         yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı. Orada yenilmiş
                         oldular ve küçük düşmüşler olarak tersyüz çevrildiler.  (Araf Suresi, 117-119)
                         Ayetlerde de bildirildiği gibi, daha önce insanları büyüleyerek etkileyen bu kişi-

                     lerin yaptıklarının bir sahtekarlık olduğunun anlaşılması ile, söz konusu insanlar
                     küçük düşmüşlerdir. Günümüzde de bir büyünün etkisiyle, bilimsellik kılıfı altında



                                                           118
   115   116   117   118   119   120   121   122