Page 115 - Altın Çağ
P. 115
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Gözü ve kulağı, kamera ve ses
kayıt cihazları ile kıyasladığımız-
da bu organlarımızın söz konusu
teknoloji ürünlerinden çok daha
kompleks, çok daha başarılı, çok
daha kusursuz yapılara sahip
olduklarını görürüz.
karanlıkta ışıklı, pırıl pırıl bir dünyayı seyretmektesiniz.
Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzyıl teknolojisi bile
her türlü imkana rağmen bu netliği sağlayamamıştır. Örneğin şu anda okuduğunuz
kitaba, kitabı tutan ellerinize bakın, sonra başınızı kaldırın ve çevrenize bakın. şu
anda gördüğünüz netlik ve kalitedeki bu görüntüyü başka bir yerde gördünüz mü?
Bu kadar net bir görüntüyü size dünyanın bir numaralı televizyon şirketinin üretti-
ği en gelişmiş televizyon ekranı dahi veremez. 100 yıldır binlerce mühendis bu net-
liğe ulaşmak için çalışmaktadır. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta,
araştırmalar yapılmakta, planlar ve tasarımlar geliştirilmektedir. Yine bir TV ekra-
nına bakın, bir de şu anda elinizde tuttuğunuz bu kitaba. Arada büyük bir netlik ve
kalite farkı olduğunu göreceksiniz. Üstelik, TV ekranı size iki boyutlu bir görüntü
gösterir, oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz.
Uzun yıllardır on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gözün görme
kalitesine ulaşmaya çalışmaktadırlar. Evet, üç boyutlu bir televizyon sistemi yapa-
bildiler ama onu da gözlük takmadan üç boyutlu görmek mümkün değil, kaldı ki
bu suni bir üç boyuttur. Arka taraf daha bulanık, ön taraf ise kağıttan dekor gibi
durur. Hiçbir zaman gözün gördüğü kadar net ve kaliteli bir görüntü oluşmaz.
Kamerada da, televizyonda da mutlaka görüntü kaybı meydana gelir.
İşte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluşturan mekanizmanın tesadü-
fen oluştuğunu iddia etmektedirler. şimdi biri size, odanızda duran televizyon tesa-
113