Page 348 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 348

350                                                                                                              MEKTUBÂT


                  O vasi' meydanlık, Âlem-i İslâmiyettir. Meydanlığın nihayetindeki
           Mescid,  Isparta  vilayetidir.  Etrafı  bulanık  çamurlu  su,  hal  ve  zamanın
           sefahet  ve  atalet  ve  bid'atlar  bataklığıdır.  Sen  Selâmetle,  bulaşmadan,
           sür'atle Mescide eriştiğin; herkesten evvel Envâr-ı Kur'aniyeye sahib çıkıp,

           Kalbini  bozmadan  sağlam  kaldığına  işarettir.  Mesciddeki  küçük  Cemaat
           ise; Hakkı, Hulusi, Sabri, Süleyman, Rüşdü, Bekir, Mustafa, Ali, Zühdü,
           Lütfü,  Hüsrev,  Re'fet  gibi  Sözler'in  Hameleleridir.  Ufak  kürsü  ise,  Barla
           gibi  küçük  bir  köydür.  Yüksek  ses  ise,  Sözler'deki  Kuvvet  ve  Sür'at-i
           İntişarlarına  işarettir.  Birinci  safta  sana  tahsis  edilen  makam  ise,  Abdur-
           rahman'dan sana münhal kalan yerdir. O Cemaat; telsiz âletlerin âhizeleri
           hükmünde,  bütün  dünyaya  Ders  işittirmek istemek işareti ve Hakikatı ise

              ْءا ْ ا ْ للّ  ْ نا ْ ْ اش  ِ    tamamıyla  sonra  çıkacak.  Şimdi  efradı  birer küçük çekirdek
           ُ    ٰ
           iseler de, ileride Tevfik-i İlahî ile birer Şecere-i Âliye hükmüne geçerler.
           Ve birer telsiz telgrafın merkezi olurlar. Sarıklı Küçük Genç bir Zât ise;
           Hulusi'ye omuz omuza verecek belki geçecek birisi, Naşirler ve Talebeler
           içine girmeye namzeddir. Bazılarını zannederim, fakat kat'î hükmedemem.
           O genç, Kuvve-i Velayetle meydana atılacak bir Zâttır. Sair noktaları sen
           benim bedelime tabir et.

                  Senin  gibi  dostlarla  uzun  konuşmak  hem  tatlı,  hem  makbul
           olduğundan; şu kısa mes'elede uzun konuştum, belki de israf ettim. Fakat
           nevme aid olan Âyât-ı Kur'aniyenin bir nevi tefsirine işaret etmek niyetiyle
           başladığımdan, ْْللّا    ٰ       ِ  ْ ْ ا ْ ن ْ ْ اش ا ْ ء   o israf afvolur veya israf olmaz...
                         ُ
                                           * * *

                     İkinci Mes'ele olan İkinci Risale

                      [Hazret-i  Musa  Aleyhisselâm,  Hazret-i  Azrail  Aleyhis-
                selâm'ın  gözüne  tokat  vurmuş,  ilâ  âhir  mealindeki  Hadîse  dair
                ehemmiyetli  bir  münakaşayı  kaldırmak  ve  halletmek  için
                yazılmıştır.]

                  Eğirdir'de bir münakaşa-i ilmiye işittim. O münakaşa, hususan şu
           zamanda  yanlıştır.  Hattâ münakaşayı bilmiyordum. Benden de sual edildi.

           Mu'teber  bir  Kitabda, Hadîs-i Şeyheyn'in ittifakına alâmet olan  ق  işare-
           tiyle bir Hadîs bana gösterildi. "Hadîs midir, değil midir?" sual edildi. Ben
           dedim: Böyle mu'teber bir Kitabda, Şeyheyn Hadîsinin ittifakına hükmeden
           bir zâta itimad etmek lâzım; demek Hadîstir.
   343   344   345   346   347   348   349   350   351   352   353