Page 347 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 347

YİRMİSEKİZİNCİ  MEKTUB –  BİRİNCİ MES’ELE                                       349


          olarak  bahsetmeye  sevkeder.  Ehl-i  Feraset  bazan  Keramet  gibi  geldiğini
          beyan eder. Hattâ bir zaman bende şu nevi hassasiyet fazla idi. Bu hali bir
          düstur  içine  almak  istedim,  fakat  yakıştıramadım  ve  yapamadım.  Fakat
          Ehl-i Salahatta ve bahusus Ehl-i Velayette bu Hiss-i Kabl - el Vuku' fazla
          inkişaf eder, kerametkârane âsârını gösterir.

                 İşte  umum  avam  için  dahi  bir  nevi  Velayete  mazhariyet  var  ki,
          Rü'ya-yı Sadıkada, Evliya gibi, gaybî ve istikbalî olan şeyleri görüyorlar.
          Evet  uyku  nasılki  avam  için  Rü'ya-yı  Sadıka  cihetinde  bir  Mertebe-i
          Velayet  hükmündedir;  öyle  de  umum  için,  gayet  güzel  ve  muhteşem  bir
          Sinema-i  Rabbaniyenin  seyrangâhıdır.  Fakat  güzel  Ahlâklı  güzel
          düşünür.  Güzel  düşünen,  güzel  levhaları  görür.  Fenâ  ahlâklı  fenâ
          düşündüğünden, fenâ levhaları görür. Hem herkes için, Âlem-i Şehadet
          içinde,  Âlem-i  Gayba  bakan  bir  penceredir.  Hem  mukayyed  ve  fâni
          insanlar için, saha-i ıtlak bir meydan ve bir nevi Bekaya mazhar ve mazi ve
          müstakbel, hal hükmünde bir Temaşagâhtır. Hem tekâlif-i hayatiye altında
          ezilen ve meşakkat çeken zîruhların İstirahatgâhıdır. İşte bu gibi Sırlar için-

          dir ki, Kur'an-ı Hakîm  ْبسْمُكمواا ت     ُ     ْ نْان ْ  لع ْ جو nev'indeki Âyetlerle, Hakikat-


          ı Nevmiyeyi ehemmiyetle Ders veriyor.

                 A l t ı n c ı s ı   v e   e n   m ü h i m m i : Rü'ya-yı Sadıka benim
          için  Hakkalyakîn  derecesine  gelmiş  ve  pek  çok  tecrübatımla,  Kader-i
          İlahînin  her  şey'e  muhit  olduğuna  bir  hüccet-i  katı'  hükmüne  geçmiştir.
          Evet bu rü'yalar, benim için hususan bu birkaç sene zarfında o dereceye
          gelmiştir  ki;  meselâ  yarın  başıma  gelecek  en  küçük  hâdisat  ve  en
          ehemmiyetsiz muamelât ve hattâ en âdi muhaverat yazılı olduğunu ve daha
          gelmeden muayyen olduğunu ve gecede onları görmekle, dilim ile değil,
          gözüm  ile  okuduğum  bana  kat'î  olmuştur.  Bir  değil,  yüz  değil,  belki  bin
          defa;  gecede,  hiç  düşünmediğim  halde  gördüğüm  bazı  adamlar  veyahut
          söylediğim mes'eleler, o gecenin gündüzünde az bir tabir ile aynen çıkıyor.
          Demek  en  cüz'î  hâdisat  vukua  gelmeden  evvel  hem  mukayyeddir,  hem
          yazılmıştır.  Demek  tesadüf  yok,  hâdisat  başıboş  gelmiyor,  intizamsız
          değillerdir...

                 Y e d i n c i s i : Senin müjdeli, mübarek ve güzel rü'yanın tabiri,
          Kur'an  için  ve  bizim  için  çok  güzeldir.  Hem  zaman  tabir  etti  ve  ediyor,
          tabirimize ihtiyaç bırakmıyor. Hem kısmen tabiri güzel olarak çıkmış. Sen
          dikkat  etsen  anlarsın.  Yalnız  bir-iki  noktasına  işaret  ederiz.  Yani  bir
          Hakikat  beyan  ederiz.  Senin  Hakikat-ı  Rü'ya  nev'inden  olan  vakıalar,  o
          Hakikatın temessülâtıdır. Şöyle ki:
   342   343   344   345   346   347   348   349   350   351   352