Page 186 - Kuran'da Tebliğ ve Tartışma
P. 186
184 KURAN’DA TEBLİĞ VE TARTIŞMA
çareye güç yetiremeyenler ve bir yol (çıkış) bulamayan-
lar başka. Umulur ki Allah bunları affeder. Allah affedi-
cidir, bağışlayıcıdır. (Nisa Suresi, 97-99)
Buradan da anladığımız gibi, inkarcıların ölüm anında kendilerini
zayıf, çaresiz ve suçsuz gösterme çabaları sonuçsuz kalacaktır. Bu,
onları gittikçe artan bir umutsuzluğa ve cehennemin korkunçluğu-
nun yol açtığı bir dehşete sürüklemektedir. Bu sebeple her cehen-
nemlik kişi tüm yandaşlarını "satmakta", kendisinin azaptan kurtu-
lamayacağını anlayınca arkadaşlarının da aynı azabı, hatta daha şid-
detlisini çekmesini istemektedir. Kuran'da bu durum şöyle anlatılır:
"... Her bir ümmet girişinde kendi kardeşini (benzerini)
lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanın-
ca, en sonda yer alanlar, en önde gelenler için: 'Rabbi-
miz, işte bunlar bizi saptırdı, öyleyse ateşten kat kat
arttırılmış bir azap ver diyecekler. (Allah da:) 'Hepsi
için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz diyecek." (Araf
Suresi, 38)
Cehennemde, bu insanlar geçmişte kendilerine itaat ettikleri
ve onları yoldan çıkarmış olan "efendilerine" ve "büyüklerine"
Allah'tan iki kat büyük bir azap ve büyük bir lanet isterler. Arala-
rındaki göstermelik birlik ve dayanışma, inananlara karşı yürüttük-
leri ortak çaba ve işbirliği artık ebediyen yok olmuştur. Ne dostluk,
ne akrabalık bağları burada devam etmeyecektir.
Kuran'da geçen ifadeyle, "orada birbirleriyle çekişip tartı-
şarak" derler ki (Şuara Suresi, 96), "... Artık bizim için ne bir
şefaatçi var, ne de candan bir dost." (Şuara Suresi, 100-101)
Aksine cehennemlikler, kendilerini saptırmış olan arkadaşlarını